İnsan yalnız yaşayınca ne kadar çok konuştuğunun farkına varamıyor, ne kadar çok düşündüğünün ve ne kadar süre kendisine kaldığının. Ve bir süre sonra da gerçeklikten sıyrılmış buluyor kendini, kendince bir düzen yaratıyor. Bunun ayırdına en en en eski arkadaşımla Atina’ya gidince vardım. O kadar çok konuşuyor ve kimsenin düşünmediği şeyleri sorun ediyordum ki -o söylemese…
Bilinsin: Buzzati’nin “Tatar Çölü”nde Alışmak
Uzunca bir süredir en sevdiğim basketbolcunun Isiah Thomas olduğundan şu yazımda bahsetmiştim. Belki kendisi için ayrıca özel bir yazı yazarım ama konumuz bugün o değil, kendisinin “Let it be known” (bilinsin) paylaşımları. Ben de bir yandan kırismısınızı niyaz ederken, internette bilhassa -tamamı- paylaşılmamış ya da üzerinde çok durulmamış alıntılardan “bilinsin” diye bahsedeceğim bu blogda. İlk…
Marlon Brando, “en” olmak ve Amerikan sistemi üzerine
Marlon Brando bir şekilde kapitalizme ve içinde yaşadığımız yıllara dair söylemek için can attığımız şeyleri, çok kısa sürede ve (büyük ihtimalle) 1989 yılında söylemiş. Eh, bize de çevirmesi kaldı. * Gazeteci: Gelmiş geçmiş en iyi aktör kabul edildiğinizin farkında değil gibisiniz… Marlon Brando: Gelmiş geçmiş en iyi aktör Tim’dir (köpeği). Canı bir şeyler yemek istediğinde…
Shrinking’e dair bir iki kelam
Son zamanlarda dizi ya da film seçimlerimi (hepsini seyretmeye ömrüm yetmeyeceği için) “o an hangisini izlemek içimden geçiyorsa”ya göre yapmaya çalışıyorum. İster inanın ister inanmayın ama bu benim için son derece yeni bir olgu, sanatsepet işlerinde hayli kontrol manyağıyımdır aslında. Ama dizi ve filmlerin biraz daha “az sanat” olduğu düşüncesini (bunu yıkanlar var elbette, ve…
Moby Dick’te Astroloji, Before Sunset ve bir Sabahattin Eyüboğlu klasiği
İnsanların türlü türlü, kendine özgü iyileşme, daha iyi hissetme yöntemleri var. Bu durum özelinde başkalarından akıl alacağınız bir konu da yok ortada aslında. Herkese kalk bi dışarı çıkalım, yürüyüş yapalım fikri iyi gelmeyebilir. Kimisi için güzel bir temizlik yapmak olabilir bu iyi hissetme, kimine oje koklamak, kimine de spor yapmak belki. Bana, benim ruhuma ise…
Orhan Pamuk’a dair sevdiğim ve (hâlâ bu hataları nasıl yaptığına dair) anlayamadığım şeyler.
İki önceki yazımızda söz verdiğimiz üzere bugünkü konumuz Orhan Pamuk. Hemen belirtmem lazım ki Orhan Pamuk’a dair en sevdiğim şey Türkçe yazıyor ve her şeye rağmen Türkçe düşünüyor (bu konuda iddialıyım) olması. Bu, tıpkı Sezen Aksu’da olduğu gibi, bizim şansımız. Çünkü ne kadar iyi çevirmen olursak olalım, bir yazarı, bilhassa Orhan Pamuk gibi o bölgeye…
Bir şey değil, birçok şey de değil, birçok şeyler.
Beni uzakta tutan. Genç ya da yaşlı olman değil, en çok hep kendini sevmen. Birçok şeyler, birçok şey değil. Bir öğle sıcağında bira içmemek isteyişin, klimayı açıp açmama tereddütün değil. Kestaneyi açtıktan sonra baş parmaklarını üflememen, kış gecelerindeki yalnızlığın hakkını verememen değil. Birçok şeyler uzakta tutan beni, birçok şey değil. Bazen hatırlamaman. Değerli şeyleri değil….
Bir Farah Zeynep Abdullah Meselesi: Sezen Aksu’yu Sevmek ve Yanıyom Ölüyom
Sevgili buster, sen de iyice pop yazarı oldun. Eh, insan biraz da zamanına benziyor iç ses. Her ne kadar FZA’nın hemen her dediğine katılıyor olsam da (ki kendisi gerçeklerden, olmuş olaylardan söz ediyor, yani istesek de katılmamak mümkün değil) sevdiğimiz bazı sanatçıların birtakım söylem ya da eylemleri bize, bilhassa bugünkü bize ve düşüncemize pek uymayabiliyor….
Kısa Kısa #27
*Bir romantik komedide mi görüldü, ilk kim çıkardı bunu hiç bilmiyorum ama 30’larında ya da -a yaklaşan hanımlardan sürekli duyduğum “hihihihih, hâlâ genç gösteriyorum, kulübe girişte kimliğimi sordular” övünmesi lütfen azalarak bitsin. Yine sorumluluğu ben üstleneyim: Kimse bu dediğinizin yaşandığına inanmıyor. Hiç de o kadar genç göstermiyorsunuz, ve dahi göstermemeniz de normal, çünkü o yaşta…
Kafama Göre Şarkı Çevirileri #8 (Kat’s Song – Laura Ellis)
Şarkılardaki oyunculukları çok seviyorum. Tam da bu yüzden canlı performanslara bayılıyorum. O anda sanatçının birden şunlara bir oyun edeyim demesine -hatta bırakın onları- bir milyonuncu keredir söylediği ve artık söylemekten bıktığı şarkıyı kendince oyunlaştırmasına bitiyorum. Gerçi… Bu şarkı öyle bir şarkı değil. ** Yine şans eseri bulduğumuz, denk düşen bir şarkı ama. Burada bu jazz,…