Kıskançlık. Eskiden izlediğim ve sevdiğimi düşündüğüm filmleri izlerken hissettiğim. Bazen zamanı, bazen gençliği. Bazen kendimden bile kendimi. Ve bazen de, Lars and the Real Girl gibi filmlerin özelinde, yazarı. Nancy Oliver’ı. Hakkında hiçbir şey bilmeden izlendiğinde harikaydı film. Olacaklar bilinerek izlendiğinde, daha harika. Elbette benim kıskançlığım zararsız türden. “Eğer şöyle bir şey yazmış olsaydım, hayata…
Category: İnanmak
Kısa Kısa #18 – (Sinirli, Sevecen ve Unutmayan Bir Kısa Kısa)
* Sürekli acı içinde yaşayan insanlar varken (çok ciddi anlamda varken); hayatı boyunca elle tutulur hiçbir acısı olmayanların, bir o kadar acıdan bahsetmesi ve hatta ağızlarından bu kelimeyi düşürmemesi ne kadar üzücüdür, bir düşünürseniz eğer. Bu tip insanların bir özelliği de yeni yeni acılar yaratırlar kendilerine, “acı” kisvesi altında olmayan dertlerini de pahalı bir kafe…
Don Kişot’un Öz’ü
Hayranı olduğum karakterin aynı isimli kitabında geçen, bana göre temel cümlesini ya da ana fikrini ya da “öz”ünü söylüyorum: “Don Quijote bütün bunlara inandı ve isteneni yapmaya hazır olduğunu bildirdi…“ İnandı ve bütün bunlarayı aynı cümle içinde kullanabilmektir zaten aslolan. Evet.