Bugün size birkaç saat evveline dek asla yazma fikrimin bile olmadığı bir konu hakkında bir şeyler karalamak istiyorum. Çünkü artık bu hâl beni iyiden iyiye çileden çıkarıyor, o kadar ki, tümden insanlarla selamı sabahı kesmeme yol açacak bir gün. Sabah saatlerinde başlıkta geçen kardeşimizden ötürü, daha doğrusu kendisinin haberini yazan kişi yüzünden kankamla neredeyse kavga…
Category: Eleştiri
Mükemmele çeyrek kala: Kırıldı Vazo – “Hepsi, hepsi yalan mıymış?”
Şenceylik benim ne diyeceğimi çok umursamaz ama birilerinin de çıkıp doğruları yazması lazım ki kişi ilerleyebilsin. Maalesef (aslında daha çok iyi ki) hayatımız “YouTube’da dislike sayısını göstermeyelim, dümenden de olsa üreteni teşvik ediyor gibi görünelim” kafasında ilerlemiyor. Kimi insan için kusurlar, bir bakıma, o kişiyi bilhassa sevme biçimlerini oluşturur. Denir ki yamuk bir burun, tam…
Tiyatrodan Nefret Ediyorum ve Senden De
Bu hafta yine kültür mantarlığı yaptığım bir dönemi geride bıraktım, yani aslında hafta bitmedi evet, ama bana bu kadarı yeter. Pek sevgili “kardocum”un (asdfhugklg) baskısı üzerine IKSV kapsamında nefis bir filme gittim. Ve onun verdiği aşkla da, birkaç gün sonra dediği, “Talimhane Tiyatrosunda Lorca oyunu varmış, Kanlı Düğün, herkes geliyor, gidelim, sen de gel”ine karşı…
Yere Tükürenlerin Öldürülmesi Gerekliliği Üzerine
Gün geçmiyor ki, bir insan zümresi daha öldürülmeyi hak etmesin. Gün geçmiyor ki şu bloga artık yazmayacağım dediğim günün ertesi haftasına dayanamayıp bir de bilmiş bilmiş “üzerine” diye başlık atmayayım ve bir şeyler daha karalamayayım. Kalabalığız. İstanbul’dan bahsediyorum, çok kalabalığız. Öteki büyük şehirlerde de yerleşim yeri/insan kıstasına bakarsak onların da kalabalık olduğunu söylemek belki mümkün…
“Jeux d’enfants” ve Biriktirilen Filmler Hakkında
Eskiden korsan DVD alırdım. Saklanacak bir durum yok. Saklanacak bir durum, dememden aslında şimdilerde ne kadar utanç verici bir şey olduğunu düşündüğümü anlamış olmalısınız. Sonra Divx’e geçtim. Torrent kullanmaktayım hâlâ. Ama hiçbir işe yaramıyor. Sınırsız internetin anlamsızlığı içine düştüm. İçimdeki sinema aşkı bitti ne yalan söyleyeyim. Bir şey indirmiyorum da izlemiyorum da. Neredeyse…
Orhan Pamuk ve Ben Bir Ağacım üzerine
Orhan Pamuk’un, ülkemizin öteki pop yazarlarından farklı bir yerde durmasının tek nedeni var. Yeteneği. Onun yeteneğini kimse inkâr edemez. Kimileri bu yetenek sözünü sevmez, çalışmak der. Çalışmak önemlidir gerçekten. Orhan Pamuk da çalışmak der. Hatta bununla ilgili -belki para kazanmak için- kitap da yayımlattırmıştır. Ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Hatta çalışsaydı daha iyi yazabileceğine de…
Midemi Bulandıran Şeyler
Bunu seri olarak yapmayı tasarladım. İlk sayısında yer vereceğim konuysa kesinlikle nitelikli edebiyattan az anlayan insanlar. Bu kişileri bir milyon kilometreden seçebilirsiniz. Pek bir şey bilmedikleri gibi, çok şey konuşmaya çalışırlar. Durduk yere yazarlardan alıntılar yapıp, bir şey biliyormuş havalarına girmeye bayılırlar. Acınası bir durum. Bazıları vardır, iğreti durmaz; bazılarının yapmacıklıkları bellidir ya, onu diyorum…
Harry Potter’ın Sevilme Nedeni
Film hakkında konuşacağımdan, cevabım: Yardımcı oyuncuları. 3 adet ergenin yanında 10 sene boyunca rol kesen oyuncuları şöyle bir yazalım. Önce bir yazalım çünkü. Çünküsüne sonra geleceğim. (Herhangi bir sırayla yazıyorum yanlış anlaşılma olmasın.) Alan Rickman, Timothy Spall, Maggie Smith, Ralph Fiennes, Jim Broadbent, Julie Walters, Kenneth Branagh, Gary Oldman, Emma Thompson, Helena…
Şu Hayattaki En Tuhaf Meslek
Eczacılık. Daha doğrusu eczanecilik. Hiç anlam verememek bir yana, ne yaptıklarını da tam olarak çözebilmiş değilim. Para kazandırdığı kesin ancak kazandırdığı paranın ne kadar okumayla ilgisi var onu çözemiyorum. Bir insan doktorun yazdığı yazıyı anlamak için eczacı olmaz ya da bu onu eczacı yapmaz hatta yapmamalı. Gibi. Gidiyorum eczaneye, şu şu şu ilaçlar. Tık basıyor…
Sonu Sürprizli Filmler
İnsan her geçen sene geçtiği senedeki kendini beğenmiyor. Bunu kelimelerle oynayarak daha farklı ve güzel bir şekilde ifade edebilirsiniz. İnsan bir de bu tür aforizmaları daha çok kendinde hissettiği eksikliklerden sonra çıkarabiliyor. Ben mesela, takılmıştım ya Rimbaud’nun sözüne, ben başkasıyıma, her an başkasıydım ya o günden beri aslında dünyam daha aydınlık diyebilirim, her sene başkası olmak pek…