Bugün size entellektüel (evet, kim ne derse desin, iki l ile yazılır bu) bir yazı kaleme alacağım. Her zaman olduğu gibi türlü rastlantıların bir araya gelip beni bulduğu, çok da ilgi çekici gibi görünmeyen ama bi’ şekilde de okumaya devam edeceğiniz kısa bir öyküyle başlayacağım. Sonra üzülüp, “Üzerinde çalışıp eli yüzü düzgün bi’ öyküye mi…
Category: Aşk
Köy düğünü fantezileri ve ilkokul gerçekleri
İnsan yalnız yaşayınca ne kadar çok konuştuğunun farkına varamıyor, ne kadar çok düşündüğünün ve ne kadar süre kendisine kaldığının. Ve bir süre sonra da gerçeklikten sıyrılmış buluyor kendini, kendince bir düzen yaratıyor. Bunun ayırdına en en en eski arkadaşımla Atina’ya gidince vardım. O kadar çok konuşuyor ve kimsenin düşünmediği şeyleri sorun ediyordum ki -o söylemese…
Uyanış
Bu zamana dek üzüldüğüm, kırıldığım, hatta toparlayacak olursak yaşadığım olumsuz ne varsa sorumlusunun hep kendim olduğunu düşünürdüm. Bir şekilde o ortama uymayan varoluşumun, düzeni bozan düşünce akışımın, ayrıksı hayal dünyamın bütün bunlara sebebiyet verdiğini sanırdım. Hani neredeyse, sanki ne ettiyse onu bulan garip bir kırmızılık ve mavilik arasında sıkışmış kalmıştım. Sonra sorunun aslında bende değil,…
Kafama Göre Şarkı Çevirileri #5 – “Mr. Blue – Catherine Feeny”
Nasıl oldu bilmiyorum. Aslında biliyorum. Evet evet. Aklıma düştü. Önceleri yazan, epey sevdiğim -belki de hayranlık demek daha doğru- bir blog yazarının sitesine girdim, kapatmadığını görünce sevindim, profiline dokundum, pa-pardon tıkladım. Takip ettiği blogların hepsine tıkladım, tek tek, ki bu en az yarım saatimi aldı, ve sonra hâlâ açık olanları sekmede bıraktım, ötekileri tek tek…
Taslaklar
Her şey bitti, bir bu eksik kaldı. Şarkıcıların “bootleg”leri olur ya, yazan insanların da karalamaları olur. Kâr etmek isteyen ve her şekilde satacak kişinin defterleri piyasaya sürülür kimi yayınevleri tarafından. İşte ben de buraya zamanında not aldığım ama ne anlatmak istediğimi yahut bana ne hatırlatması gerektiğini hatırlamadığım şeyleri koyacağım ya da hiçbir şekilde devam etmeyeceğim…
Aşk Hakkında #2 – Bilmediklerimiz veya Sormaya Cesaret Edemediklerimiz
Geceleri düşünüyorum, yatmadan önce: Çeşitli dansları, umumiyetle aç yattığımdan şu anda olsadayesem yemeklerini, son bir kere görmek için neler vermezdim dediklerimi, ergenlik yıllarımı, herhangi bi’ filmdeki o sahneyi, bir şarkı sözünü, yazdığım yazıdaki -artık ezberlediğim için- canımı sıkan mendebur suratlı o kelimeyi, bir virgülün, o canı çıkacası virgülün, o karakterin adından sonra gelmesinin biçimsizliğini… Neyse,…
Aşk Hakkında #1 – Sonsuzluk ve Bir Gün veya Anna’nın Mektubu
Aşk hakkında hepimiz konuşuruz ve çoğunluğumuz da aşkı sever (hem aşkı hem de aşk hakkında konuşmayı sevenler de pek tabii ki mevcuttur), peki ya bitmeyen aşkı? Bir türlü içinden atılamayan aşkı? Hepimiz sever miyiz, hepimiz ondan konuşuruz ama gerçekten sever miyiz? Düşününce, “sonsuza dek” sürecek olan aşk hepimizin düşlediği ve kimimizin çoktan milyonlarca kez sözünü…
Kadar değil, Gibi
Hayatta en çok duyduğum laflardan biri: “Seni benim kadar kimse sevmeyecek.” Yok yanlış anlamayın, bana dendiği için duymuyorum, çevreme kulak kabarttığımda çokça işittiğim bir cümle. Çok abartılı ama etkili olduğu sanılan bir cümle. Ne yazık ki ne doğru, ne de güzel. İnsanı ölümle tehdit etmekle eş değer. Ölene değin boşuna yaşayacaksın bensiz demek esasında. Giderken…