Şarkının orijinal video klip versiyonu 1 milyardan fazla kez “izlenmiş”. Dinlemeler, yeniden yüklemeler, onlar ve bunlar desen herhalde 15 milyar kez çalınmıştır. Buna epey şaşırdım. Şarkının bu kadar popüler olduğundan haberim yoktu doğrusu. The Scientist’in müziğini ve o heceleyerek söylenişini hiç sevmediğimi belirtmem lazım. Ama sözleri gerçekten güzel. Hatta bence Türkçesi daha güzel. Daha hızlı…
Category: Durduk yere adamın amına koyan alıntılar
Edebiyata dair her şey üzerine: Raymond Carver
Temelde üç tane yazar için, onlara beğendirmek için kaleme alıyorum öykülerimi. Başlıkta adı geçen Raymond Carver da bunlardan biri. Ötekiler, daha önce isimlerini çoğu kez zikrettiğim gibi, Hemingway ve Tomris Uyar. Çünkü bu üçlü kurmacalarının yanı sıra kurmaca hakkında yazdıklarıyla (hatta belki de en çok bu hususta yazdıklarıyla) çokça eşlik/hocalık etmişlerdir bana. Raymond Carver’ın iki…
Metni yüksek sesle okumak: Hulki Aktunç ve Çayır Güzeli
Bir yazı kaleme alıp, iş düzeltme faslına gelmişse ilk yapılması gereken metni yüksek sesle, dışımızdan okumaktır. İçimizden okuduğumuzda kulağımızı tırmalayan yerler dışımızdan okuduğumuzda tam da o kısmın öyle kalması gerektiğini bize bildirebilir. (Ya da -ve üzücü olarak- tam tersi de geçerlidir.) Bunun pratiğini benim ve benden önceki nesil çokça yapmıştır sınıfta. Öğretmenler yeni bir parça…
Kafama Göre Şarkı Çevirileri #9 (Baby, I’m in the Mood for You – Bob Dylan ya da belki de Miley Cyrus)
Bob Dylan bir derya. Kendi sesinden dinlediğinizde sizi hiçbir şekilde etkilemeyen şarkılar, cover’landığında, bilhassa Bob’un alaycı sesi yerine azıcık hüzün eklendiğinde, fevkalade etkileyici hâle gelebiliyor. Bir yorumda bahsedildiği gibi Miley Cyrus hayranı olacağımı hiç düşünmezdim ama, “You’re Gonna Make Me Lonesome When You Go”dan sonra benim yakın zamana dek denk gelmediğim “Baby, I’m in the…
“Madame Bovary orospu mu sence?”
Kışların biraz daha kışa benzediği o zamanlarda, elinde Flaubert’in kitabı ile girip bahçeye, tam karşıma kuruldu Bahar Ö. Kitabı göğsünde bastırarak, kocaman sarı-yeşil gözleriyle başlıkta geçen soruyu sordu bana. Her bir parmağı başka renkte olan kesik eldiveni ve kırmızıya çalan atkısını, çok nadir giydiği eteği ile tamamlamıştı. Dizlerini dizlerimde hissedebiliyordum. Ben 22 yaşında falan olmalıyım….
Bilinsin: Buzzati’nin “Tatar Çölü”nde Alışmak
Uzunca bir süredir en sevdiğim basketbolcunun Isiah Thomas olduğundan şu yazımda bahsetmiştim. Belki kendisi için ayrıca özel bir yazı yazarım ama konumuz bugün o değil, kendisinin “Let it be known” (bilinsin) paylaşımları. Ben de bir yandan kırismısınızı niyaz ederken, internette bilhassa -tamamı- paylaşılmamış ya da üzerinde çok durulmamış alıntılardan “bilinsin” diye bahsedeceğim bu blogda. İlk…
Eski Defterler (gerçek anlamda)
Etrafı toparlarken neredeyse taşındığımdan beri ellemediğim, en eskisi 10 küsür sene önce tutulmuş defterlerime denk geldim. Bir süre sonra sürekli ve her gün yemek yapmaya alışmış birinin yazılarına dünmüş karalamalarımı okudum, oysa ilk başlarken ne de özenli yazmış, ne ilk sayfa alıntıları yapmışmışmışmışım. Bazı defterler bitmiş, bazıları yarım… İçlerinden bazıları sadece kitap ve bazıları sadece…
“Birbirimize Söyleyemediğimiz Onca Şey” Hakkında 4 Söylenemeyen Söz
İsmi güzel kitaplar, güzel isme sahip kitaplar, kitaplar… Bu satırları yazarken dünyanın en birleştirici unsurunu icra ediyordu okuldaki çocuklar. Bir çeşit bahar şenliği gibi bir şeydi sanırım yapılan, hep bir ağızdan şarkı söylüyorlardı. Handiyse müzik bir TikTok ya da YouTube Shorts ya da arkadaşlara gönderilen kısa bir video gibi bazen. Neden izlediğini anlayamadığın ama kendini…
Katlanılamaz – Bir Milan Kundera Anlatısı
Geceleri eskiden ne çok yazardım… Bazen düşünüyorum -bu laf da ne saçma, hep düşünüyorum ama bazen geceleri ne çok yazdığımı düşünüyorum demeli belki- nedir bu itki, nedir bizi -yine belki daha çok beni- yazıya çeken? Erotik bir roman bile olabilir bu pekâlâ, porno izlemekten daha çok tahrik eden beni. Kelimelerin bilincimde yarattığı imgelemler görüntüden hep…
Romantik Semboller (yahut geçen ay okuduğum en iyi çeviri şiirler)
Eskiden yapmayı en sevdiğim şeylerden biri de sevdiklerime şiirler okumaktı. Bunu romantik bir çaba yahut gösteriş budalalığı gibi algılamayın, sadece içimden geldiğinde yapmaya çalıştığım bir uğraş, bir çeşit iç dökme idi. Ne var ki, yine pek çok şeyde olduğu gibi farkında olmadan başkasına şiir okumanın da gülünç bir şey olduğu hususunda mutabakata vardık ve ben…