dünyadaki bütün insanların en az babası kadar acımasız olduğunu düşünürken -kendi- yanaklarını azı dişleri arasına sıkıştırmış yürüyordu. kendince seksiydi. istese de kızgın bakamayacak kirpiklere sahipti. parası çok olan insanlardan babası kadar nefret ediyordu. üstünde kapşonlu, arkası beyaz ve yıldızlarla kaplı poları vardı ve sol tarafından gözüken beyaz fanila sefaletini gösteriyordu. kamburfelekti. altında çakma tozlu adidas…
Month: September 2010
İngiliz Aksanı vs. Amerikan Aksanı
Ehm Charlie arkadaşımız (aha ilkokuldaki öğretmenlere döndü buster) Amerikan aksanı ile İngiliz aksanını komik bir dille karşılaştırmış. Ben bunu 50.000 izleyicide iken izlemiştim şimdi 2 milyon sınırında. En sonunda dayanamadım paylaştım. :itiraf: Çok tuhaf şey şu zaman. He bir de erkek filan ama çok tatlı gülüyor. Öhhö öhh ne diyorum yahu? Yani sempatik, ne bileyim. Kırmızı…
Kısa Kısa #4
-ya bugün öğrendim ki dünya üzerindeki herhangi bir şey sadece bir şey için yaratılmış. şimdi mesela, elinde pas sökücü var diyelim. bunu pas olan yere sürersen pas gidiyor; ama pas olmayan yere “buralara da sürelim ki ileride pas olmasın.” zihniyetiyle sürünce dakikasına pas oluyor. tuhaf, tuhaf ama; anladım. -en iyi arkadaşının, en iyi arkadaşı olmadığını…
Bir Kadından Ne Beklersin?
Sana ilham vermesini mi? Seni etkilemesini mi? Seni tesiri altına almasını mı? (İngilizcede “influence” diye geçer ama bence Türkçede pek karşılığı yok o kelimenin.) Sana hayal gücü imkanı sağlamasını mı? Yoksa seni sonsuza kadar sevmesini mi? Hiç huyum değildir, bilen bilir. Çok sevdiğim filmleri ne konu ederim blogumda, ne de kimseyle paylaşırım; ama…
Tellak
1:24 ile 1:30 arasındaki Şener Şen var ya… Hayattır; hayat. Bir dönemin gençliğidir. Hakan’dır. Şu mimiği göremeden ölenler için cidden üzünülür. Ahhh, çok sevdiğim iki adam ah…