Beni uzakta tutan. Genç ya da yaşlı olman değil, en çok hep kendini sevmen. Birçok şeyler, birçok şey değil. Bir öğle sıcağında bira içmemek isteyişin, klimayı açıp açmama tereddütün değil. Kestaneyi açtıktan sonra baş parmaklarını üflememen, kış gecelerindeki yalnızlığın hakkını verememen değil. Birçok şeyler uzakta tutan beni, birçok şey değil. Bazen hatırlamaman. Değerli şeyleri değil….
Category: Şiir
What Remains of Edith Finch’in hikâyesi
Küçükken odamda minik sarı bir dolabım vardı. Kapağına sakızlardan çıkan etiketleri yapıştırırdım, hatta geçici dövmelerimi bile. Annem izin vermezdi kolumu boyamama. Yazın askılarda duran kışlıkların altında oturur, oyuncaklarımla oynardım. Kapıları tam kapanmaz, tam karanlık olmazdı içerisi hiç. Öğlen, içerisi biraz da ışık alınca odama girip çıkanları gözlerdim. İçerisi bir garip kokardı. Tatları bir tuhaf, yerlerde…
Candan Erçetin 19 Ağustos 2022 1. Bölüm Setlist’i, Ahmet Güntan ve Hayalet
O zamanlar Dünya isminde bir kızla çıkıyordum. Her şey çok yeniydi. Kendimi yalnızca bu durumun geçici olduğuna değil, aynı zamanda -bir şekilde- Hayalet’in geri döneceğine de inandırmıştım. Dünya takmıştı bu lakabı ona. Yine Hayalet’le misin, gibi sorular sorardı dalmalarımı görünce. Ben işlerin bu hale gelebileceğini öngöremediğim için anlatmıştım olan biteni yeni tanıştığımızda olağanca berraklığınca ve…
Cahit Külebi’nin En İyi 10 Şiiri
Cahit Külebi’yi çok seviyorum. Onun hakkında bir şeyler karalayacak olmaktan da epey memnunum. Epeydir böyle bir liste blog’da dursun istiyordum, arada açıp okuyayım, ne bileyim belki beni okuyanlar da arada açıp okusun… Nihayet bitirebildim. Kendisinin ismini bilenlerin Yaşar Kurt’un şarkısı sayesinde (ya da yüzünden) olması aslında biraz yürek burkucu cinsten. İşin aslı, Cahit Külebi’ye alışmak…
En iyi 20 Türkçe Şiir (yahut en iyi 5)
Bir önceki çeviri şiirler çok tutunca bu defa tutturdular, Martinciğim o ulvi bilgeliğinle bize neden ışık olmuyor, küşayiş vermiyorsun, neden bir de bunun Türkçe sürümünü yapmıyor; hatta ve hatta bu defa neden bunları seçtiğini bize açıklamıyor, mevsimler gibi en güzele doğru şöyle bi’ numaralı sıralama yapmıyorsun dediler. Bize bir top 20 yap da keyfimiz, neşemiz…
Romantik Semboller (yahut geçen ay okuduğum en iyi çeviri şiirler)
Eskiden yapmayı en sevdiğim şeylerden biri de sevdiklerime şiirler okumaktı. Bunu romantik bir çaba yahut gösteriş budalalığı gibi algılamayın, sadece içimden geldiğinde yapmaya çalıştığım bir uğraş, bir çeşit iç dökme idi. Ne var ki, yine pek çok şeyde olduğu gibi farkında olmadan başkasına şiir okumanın da gülünç bir şey olduğu hususunda mutabakata vardık ve ben…
Sorun – Sor
Aslında fevkalade şeyler kaleme alan ancak o artık yazamadığı, hiçbir şekilde üretemediği kıt döneme girmiş; bunun üzerine de hayatındaki bazı sorunları çözmek, ama daha çok da yazabilmek adına bir psikiyatrı ziyarete gitmiş bizim yazar. Temel sorunu narsistik kişilik bozukluğu olan bu adamı tedavi etmek adına kolları sıvamış doktor, ancak bu gibi sorunları olan kişilerin tedavisi…
Bir İstanbul Özleminin İç Dinamikleri veya Bitmeyen ve Bitmemiş Hali ile Bırakılan Vazgeçilmiş Yazı
Bazen, hatta çoğu zaman demek daha doğru olacak galiba, bukalemun gibi bir insanım. Biraz biraz insana dair olan-biten (bu ikisi pek tabii ki-mutlak surette yan yana kullanılmalıdır ve tire ile birleşmelidir) şeyleri anlamaya çalıştığımı, hatta anladığımı düşündüğümü düşündüğüm şu günlerde, yaşadığım şehirden uzakta kalınca (ki daha önce de çok kaldım) en çok neyi özlediğimi düşündüm….
Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı
İle “Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı” kuzen sanki -hep ikisini karıştırırım-, “Çok Eski Adıyladır” ile de kardeş -kardeşler karışmaz-. Bilemiyorum. İsimlerini çok sevdiğim bu kitapların içeriklerine bayıldığım söylenemez. Sadece Bilge’ninki için bir şey demek istiyorum, daha önce yine internete konulmamış şu cümleler, benim kitapta en vurulduğum kelimeler, nasıl olmaz bilmiyorum, belki de yine ben bulamadım: “Oysa…
Woolf, Dickinson ve Jiri
Belli başlı yazarlar var, bunlara eleştiri kabul edilmiyor, hangi kertede okur olursanız olun, fark etmez. Bu yazarlara dil uzatamazsınız, beğenmek zorunda değilsinizdir ancak beğenmediğinizi dile getiremezsiniz, yadırganırsınız. Virginia Woolf da onlardan biri. Mrs. Dalloway adlı kitabında (Başyapıtı mı bilemiyorum, bence değil. Nasıl ki Dostoyevski’nin başyapıtı olarak Suç ve Ceza’yı gösteremeyeceksek pek sevgili Clarissa için de…