İnsan kendini nasıl disipline edebilir hiç bilmiyorum. Zannediyorum herkesin başka yöntemi var. Ama ben aklımda yapmam gereken bir iş varken, onu yapmadıkça adeta doğru düzgün yaşayamıyorum. Evi silip süpürmüyor, dışarı çıkmıyor, duş almıyor, yemek yapmıyor, dışarıdan bile öleyazmadığım sürece bir şeyler söylemiyorum. Koltukta oturup öylece düşünüyor, ana göreve giden diğer “yan görevleri” (başka hikâyeler dinlemek/izlemek/okumak)…
Category: Rüya
Kırmızı Lahanaların
Elleri azıcık pütürlü gibi, baş parmaklarının üzerinden sanki plastik, oyuncaklı tırlar geçmiş, biraz eciş bücüş. Elleri arasına alınca ellerini, pek biçimli, pek olağan, pek sıradan. Aslında böyle şeylere pek inanmam. Rüyamda gördüm dün seni, şimdi anımsamaya çalışıyorum hâlini. Sol elin, böyle epeyce pençe gibi olan sol elin, iyice asılmış eşofmanıma, sağ baldırımın oralara, çekiştiriyor beni…
Kısa Kısa #25 yahut “Kaç Or’dan”
*Yeni alışkanlıklar edindim. Belki eskiden de böyleydi de yeni yeni farkına varıyorum. Konuşmuyorum. Gerçek hislerim hakkında yani. Şu seçilmiş, bu böyle olmuş, aslında alkol neymiş, cinsellik veya aşk… Susuyorum ve sadece dinliyorum. Düşünmesem de öyle, cümlelerini çarpıtmak yahut gerçekten böyle düşünüp düşünmediklerini anlamak için kıvrak sorular soruyorum. Soruların cevaplarına göre de değişiyor durum elbette. Durum…
Kitap Arasında Gülü Kurutma Sanatının Söyledikleri – Kısa Kısa #22
*Bu kitabı yıllar önce almıştım, Kebi aeliy sökekten. Bütün İstiklal Caddesi’nin kıskandığı o sarılmadan sonra İkinci kez gül aldığım birine, Okumaya başladım. İkinci kez gül aldığım kıza da, ikinci kez gül alınıyordu. İlk buluşmamızda da aynı renkte kıyafetler giyinmiştik bilmeden Ve bana sormuştu: “Yani, çok saçma ama ben bunlara mânâ yüklüyorum, saçma di mi?” Çok…
Ne Güzel Hayaller.
Elimize kitaplar almışız akıllı telefonlar yerine, masada hiçbir iletişim aracı yok. Saat var ama bozuk. Kimse o anı yaşamadan önce fotoğraflayıp Instagram’a koyma derdinde değil. Var olma duygusunu sosyal medyada haykırmıyor, tatmin olma ihtiyacı yok. Arkadaşları -zaten- yanında. Ya da yer bildirimi yapma arzusunda değil hiçbiri, çünkü o kadar da önemli olmayan bir yerdeyiz, yine…
Rûya
Salon buğulu. Çok sigara içilmiş, çok alkollü, çok soluk, çok soğuk. Kuzenin çocuğu doğmuş. Çok tatlı, çok tombik, çok güzel, çok sempatik. Kız. Herkese bi’ gülücükler, herkese bi’ mavi boncuklar, bi edalar, bi afralar ve tafralar… İleride çok canlar yakacak şakasına “grandler”den yargılayıcı bakışlar geliyor, anneden “aaaa-heea” şeklinde bir gülüş… Camın kenarında, kalorifer peteğine yapışmış…