İstiklal’in tam da eski İstiklal gibi olmadığı ama yazarımızın anca yetişebildiği o dönemde, polislerin etrafını sarıp sarmalamadığı bir YKY varmış. İnsanlar önce Can’a sonra buraya gider, Galatasaray ya da Çiçek Pasajı’nın önünde sevgili ya da arkadaşlarını bekler, aldıkları kitapları gösterir, hediyelerini verirlermiş. Sonra çay-kaffelerini içer, onu-bunu yer, birbirlerini önemser, -utanmıyorlarsa- gözlerinin içine bakarlarmış. Genelde renkli…
Category: Anılar ve Hikayeler
Hikâyelerine Bayıldığım Çiçekler ve Sembol ve Mitleri
Ya da en güzel 10 çiçek hikâyesi. Ya da sembolü. Bugün hem dayımın ölüm yıl dönümü hem de annemin doğum günü. Bu acılar, bu acılar bizi bitiren. Bir de şarkı var: Akasyalardan bahsediyor, ama oraya başka bir yazıda değineceğim. Söz verdiğim yazı beş ay sonra sizlerle efem. O yüzden beş değil 10 çiçek yazdım. 1-…
Bugün de babam ölmedi.
Oysa her gün ölüyor. Bilinmeyen bi’ numara aradığında. Çoktandır görüşülmeyen biri ya da. Herhangi bir cevapsız aramada. İki veya daha fazlaysa… O kişi annemse hele. Hatta telefonla arıyorsa bile. Telefon uzaktaysa. Telefon elimdeyse. Bir korku… Telefonum herhangi BİRİ tarafından çaldırılıyorsa. Hep bir korku. Babamdan uzaktaysam. Yetişemeyeceksem. Bir yardımım olmayacaksa, tüm öteki ölenlerde olduğu gibi… Sürekli…
Erken Bir Sevgililer Günü Yazısı
Taşınmak zorunda kalmak zannediyorum içten içe mutlu ediyor beni. * O en alakasız yerlerde ortaya çıkan, ilk anda ne hatırlatması gerektiği kestirilemeyen objeler… Ardından kendi kendine oynanan, bu bok püsürlerin kimlerden geldiğini, hangilerinin ne türlü manalar yüklenip saklandığını bilmeye çalışma oyunu… Hat’ra gelmeyenlerle hiçbir şey hissetmeden, gözünü kırpmadan vedalaşmak. Kitapları kolilemek… Binlerce yıl önce alınıp…
Geçmiş Zaman Olur Ki #5 (İlk Öykümsüm)
Canım sonbahar geldi, blogun tozlu sayfalarını wifi öncesi sayfalarını karıştırma vakti. Şaka maka 2010’da wifi mı vardı yoksa ADSL mi çok anımsayamıyorum. 2010’a dair hat’rımda olanlar televizyonsuz bir evde çok çok çok kitap okuduğum, ondan biraz az çalıştığım ve bolca yazdığım. Saçlarımın çok uzun oluşu, Mehmet Günsür sakallarım… Bazı bazı hâlen açık olan bloglara bakıyor,…
Kısa Kısa #31
*Arkadaşlarım bazen bir şeyler anlatırken hızlanmamı istiyor. Onları anlasam da aslında ben yavaş anlatmıyorum. Yaşadıklarımız o kadar sürreal ki, olan biteni dışımdan tekrarladığımda aklım ulan sen ne saçmalıyorsun falan diyor. *Babanın kravatını bağlamasıyla annenin bağlaması arasında anlam veremediğim bir fark var. Sanki karakterlerini ele veriyor. Baba biraz daha erkeksi, saygın bir yakışıklılık katarken, anne daha…
Mide fıtığı ve öksürüğün faydaları
Elbette mide fıtığı iyi bir şey değil, canım okur, hemen celallenme. Gerçi kimse ne olduğunu çok da bilmiyor. Psikolojikmiş. Miden biraz büzülüyormuş içe doğru, şöyle. Öteki insanlarda da süreç aynı şekilde mi işliyor hiç bilmiyorum. Mide fıtığı olan (ya da olduğunu bilen) kimseyle henüz rastlaşmadım. Kendi açımdan konuşmam gerekirse mide koruyucular pek işe yaramıyor. Acı…
Derin, Gelin ve Değişmeyen Zaman
Tuncay Abi, “Artık yaşım geldi herhalde,” diyor, bir zamanlar çocukların su tabancasıyla kovaladığı kediler kendisine hatırlatıldığında. Artık mahalledeki her kediye babalık yapıyor, suyunu mamasını eksik etmiyormuş. Karısı (sizi eş ilan ediyorum!!!!) -Esra Abla- bana dönüp, “Sen de seviyor musun kedileri?” diye soruyor. Biraz düşündükten sonra, “Bizim durumumuz biraz farklı,” diyorum, “teyzemden bize fırsat kalmıyor.” Gülüşüyorlar….
Hadestown – Aşka küsülür mü?
Bugün size entellektüel (evet, kim ne derse desin, iki l ile yazılır bu) bir yazı kaleme alacağım. Her zaman olduğu gibi türlü rastlantıların bir araya gelip beni bulduğu, çok da ilgi çekici gibi görünmeyen ama bi’ şekilde de okumaya devam edeceğiniz kısa bir öyküyle başlayacağım. Sonra üzülüp, “Üzerinde çalışıp eli yüzü düzgün bi’ öyküye mi…
Editör Ceketim #2 – Bahsetmem Lazım & Güliz Ayla
Yurtdışında ilk zamanlar çok da Türklerle takılmak istemezsin, ama belli bir süre yaşadıktan sonra anadilini özler ve eğer şansın yaver giderse çok iyileriyle tanışırsın. Hiçbiriyle görüşmesen de artık bahsetmen lazım gelir: Osman, İnci ve Batuhan. Sonradan gruba dahil olan bir de ben. Osman beni barlardan toplar, evin kanepesine yatırır. Ayakkabılarımı bile çıkarır, hiç gocunmaz. Beraber…