Canım sonbahar geldi, blogun tozlu sayfalarını wifi öncesi sayfalarını karıştırma vakti. Şaka maka 2010’da wifi mı vardı yoksa ADSL mi çok anımsayamıyorum. 2010’a dair hat’rımda olanlar televizyonsuz bir evde çok çok çok kitap okuduğum, ondan biraz az çalıştığım ve bolca yazdığım. Saçlarımın çok uzun oluşu, Mehmet Günsür sakallarım… Bazı bazı hâlen açık olan bloglara bakıyor,…
Category: Geçmiş Zaman Olur Ki
Geçmiş Zaman Olur Ki #4 (Kendini artık tanıyamamak ve Eren)
Hem “kendimi tanımıyorum” demek bile kendimi tanımak değil mi zaten? Vay benim güzel kardeşim be. Bir süredir bildiğiniz gibi geçmişle yüzleşip eski yazılarımı okuyorum. Aslında daha çok eski beni hatırlamaya, gerçekten mutlu muydum yahut mutlu taklidi mi yapıyordum anlamaya çalışıyorum. Belki -varsa- güzel özelliklerimi hatırlatmaya, değişenlerin neden değiştiğini irdelemeye, kötüleri törpülemeye çalışıyorum. Belki de en…
Geçmiş Zaman Olur Ki #3 (Atilla Abi ve Ben ve Johnny Cash)
Bu yazılarda hep kendimizi afişe etmişiz he aslında. Yazıları yazarken bir yandan da revize ediyorum, ama bazılarına da kıyamıyorum çok şeker bir çocuk yazan çünki. Bugünkü konumuz şu giri. Bazı videoları artık kullanılmadığı ve bulamadığım için kaldırmak zorunda kaldım. Neyse ki Norah’nın bu cover’ı duruyor. Ben bu cover muhabbeti için de çok atıp tutmuştum zamanında. Bakalım ona…
Geçmiş Zaman Olur Ki #2 (Al Pacino ve Ben) [ve biraz da Havuz]
Bu seriye başlamamın nedenlerinden biri de kendime bile itiraf edemediğim şeyleri kaleme almaktı. Bugün şu yazıdan bahsedeceğim ama aslında hiç de ondan bahsetmeyeceğim çünkü yazı için yüzleşilecek pek bir şey yok. Bunun yerine bana Al Pacino’nun ifade ettiklerinden bahsetmek istiyorum. Kasedi biraz geri sararsak, ben.. Ben her şeyi biraz olması gerekenden geç yaptım, her şeye…
Geçmiş Zaman Olur Ki #1
Neredeyse 14 sene olacak bu blogu kuralı. Şaka değil, şimdiye düzenli yazsaydım belki de site filan sahibiydim, olmadı çok tıklananlardan birinde yazardım. Bilmiyorum böyle bir amacım oldu mu hiç… Bir yandan olsun isterken beri yandan da istediğim gibi yazamayacağım için büyüme fikri korkutmuştur beni hep. Belki başka yerde, o gezi yazılarındaki gibi, olabilirdi, ama bir…