İnsan ilişkilerinde “kendince” bir şeyler anlatırken hissettiğim o hafifliği ve anlaşılmayı çok önemsiyorum. Geçenlerde çok sevdiğim bir arkadaşıma işlerin nasıl olup da yine sarpa sardığını (ki bu da aslında dinlemesi en zevkli konulardan biridir ya, neyse) anlatırken aldığım yanıt “Büyü artık!” oldu. Onun çok da üstüne varmadan ettiği bu laf nedense bana çok dokundu. Buna…
Category: Arada dayanamayıp kendinden de bir şeyler yazar
Korona Günlerinde Yazarlık
Başlık biraz aşırma evet. Bu yazıyı yazmadan evvel internette aratınca ilk çıkandan arakladım evet. Zaten siz de biliyorsunuzdur evet. Bizimkisi de aşk sayılır evet. Eh. İnsanın kendine dönmesi, kendini bulması, kendini yeniden keşfetmesi için çok uygun bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemi kendine ayırabilenler, evden çalışanlar, ücretsiz izne ayrılmak zorunda bırakılanlar, ücretli izin ile gününü gün…
Yazamama Sayıklamaları, Bahaneleri, Yalanları
Yazan herkesi kıskanıyorum. Ecnebilerin “writer’s block” dediği durum bu olsa gerek. Ama ortada bir “writer” yok ki, “block”u olsun değil mi sayın okuyucum? (Şimdi hepiniz kültürlü insanlarsınız, olmadı internet kullanıyorsunuz ama bu lafı da açıklayalım, çünkü bu İngilizceyi herkesin bildiği bir dil sanan insanları hiç sevmem. Yazar tıkanıklığı diyebiliriz duruma sanırım. Ha, neden İngilizce giriş…
Yaşlanmak-mık.
Bi’ arkadaşım demişti ki neden hikayelerin hep yaşlı, bunak ve/veya aptal kişilerden oluşuyor? Ben de ona demiştim ki çocuklar da vardı bazılarında aslında. Çocuk büyüsünü kaybettim sanırım zamanla ama çok özledim. Neyse bak şu geldi aklıma: “Yaşlandığımı anlıyorum; en şaşmaz belirti de yeniliklerin beni ilgilendirmemesi, eğlendirmemesi; belki de temelde yeni olmadıklarını, olsa olsa eskinin ürkek…