-
Kırmızı Lahanaların
Elleri azıcık pütürlü gibi, baş parmaklarının üzerinden sanki plastik, oyuncaklı tırlar geçmiş, biraz eciş bücüş. Elleri arasına alınca ellerini, pek biçimli, pek olağan, pek sıradan. Aslında böyle şeylere pek inanmam. Rüyamda gördüm dün seni, şimdi anımsamaya çalışıyorum hâlini. Sol elin, böyle epeyce pençe gibi olan sol elin, iyice asılmış eşofmanıma, sağ baldırımın oralara, çekiştiriyor beni…
-
Mızlı ile 17 Yaşında Olmak
Uzun bir aradan sonra merhaba. Aslında bizim standartlarımızda çok da uzun sayılmaz sevgili blogçum, 2 ay nedir ki hem? (Hem de ne demekse, neyse.) Gerçi ben böyle planlamamıştım bu süreci, bana oldukça uzun gelen bir temmuz ayını da geride bırakmışken üstelik, ama hayat işte, çok sevdiğim klişe sözle bazen de böyle. Rick and Morty’nin son…
-
Kalemler ve Hûlyalar
Zannediyorum ikinci yılbaşı çekilişimdi. Yeşilköy’de yeniydim. Değişik âdetleri vardı buranın, rastgele, yılbaşında çekiliş yapıyorlardı sözgelimi. Sürpriz olacak hesapta. Kimse kimseye kimin çıktığını söylemesin diyorlardı. İlkinde, bi’ kıza hatıra defteri almıştım. Romantikliğim batsın. Şişman Cüneyt bana akıl da vermişti aslında, Olm kızlara bebek alınır. Bebeği alsak 10 yaşına gelmiş kız, bebekle oynar mıydı ki, bilemedim. Bana alınsa…
-
Kafama Göre Şarkı Çevirileri #5 – “Mr. Blue – Catherine Feeny”
Nasıl oldu bilmiyorum. Aslında biliyorum. Evet evet. Aklıma düştü. Önceleri yazan, epey sevdiğim -belki de hayranlık demek daha doğru- bir blog yazarının sitesine girdim, kapatmadığını görünce sevindim, profiline dokundum, pa-pardon tıkladım. Takip ettiği blogların hepsine tıkladım, tek tek, ki bu en az yarım saatimi aldı, ve sonra hâlâ açık olanları sekmede bıraktım, ötekileri tek tek…
-
Evler ve Dudaklar
Aramızın çok da iyi olmadığı bir dönemde, nereden estiyse, Şef soruyor: “Annenle aran nasıl?” Yeni ameliyat geçirmiş, yenmeye çalışıyor kanseri. Pek aramız yok. Niyeyse bu durumun sorumlusu olarak beni görüyor gibi düşünüyorum. Hem annem, hem Şef, hem de diğerleri. O anda dünyada her kim yaşıyorsa, annemin kanserinden ötürü beni suçlu buluyor sanki. Anneannemle konuşuyorum, senin…
-
Kediler ve … şaka şaka bu türden başlıklar edebiyatta yeterince mevcut: Simba ve Çocukluk Travmalarım
Böyle günleri seviyorum, baba evinde derin bir sessizliğin hüküm sürdüğü, eğer beraberlerse ikisinden de erken kalktığım sabahları. Ağzım tatlansın diye buzdolabına gidip, dönemin meyvelerinden bir iki tane yediğim, düşünebildiğim zamanları. Bir iki bir şey izleyip, keyfim yerindeyse yazabildiğim anları. Kedi annemin kalkmasının çok uzun sürmediği dakikaları. Sanırım alkoliğim. Bundan size ne elbette yahut bunu nereden…
-
Mutlak Haz veya İbrahim Abi ile Çocuk Olmak
Küçük yanlışları düzeltmekten hoşlanıyorum. Örneğin bilmemne dizisinin, bimemkaçıncı sezonunun altyazısında rastladığım bir hata. Sözgelimi, onuncu bölümü ile dokuzuncu bölümünün altyazıları karışmış; bunu o anda fark etmek ve belli bir sıraya koymak hoşuma gidiyor. Bunlar hoşuma giderken demin de yaptığım gibi bazı kelimeleri bilerek yazılışlarını düzeltmemek ve kendime göre düzenlemek hoşuma gidiyor. Belki 5 sene önce…
-
İlk Ne Zaman Başladı?
Otobüsteyiz. Koskocaman, şişme, mavi, kat kat montumu çıkarmaya utanırdım. Nedense utanırdım. Pişerdim, yanardım, terlerdim, soğuğa çıkınca da hasta olurdum. Annem kızardı, babam yine hasta olduğum için dalga geçerdi. (Bir kere bile sormazlardı nedenini, ben de bir kere bile söylemezdim.) Yine de o allahın belası montu çıkarmazdım. Rahatsız etmekten yanımdakini, ona kolumu filan çarpmaktan, istemeden de…