*Arkadaşlarım bazen bir şeyler anlatırken hızlanmamı istiyor. Onları anlasam da aslında ben yavaş anlatmıyorum. Yaşadıklarımız o kadar sürreal ki, olan biteni dışımdan tekrarladığımda aklım ulan sen ne saçmalıyorsun falan diyor. *Babanın kravatını bağlamasıyla annenin bağlaması arasında anlam veremediğim bir fark var. Sanki karakterlerini ele veriyor. Baba biraz daha erkeksi, saygın bir yakışıklılık katarken, anne daha…
Category: Kısa Kısa
Kısa Kısa #30 (Deniz/Yaz Ritüelleri, Yanıyor Amca ve Edebiyat)
*Denizden çıkınca yapılan ritüellere bitiyorum: Sözgelimi çıkar çıkmaz saçları taramak. Kalpler falan fışkırıyor gözümden insanları böyle gördükçe. *Yahut denizden sonra içilen cigara çok övülür bizim cenahta. (Sigarayı bırakmış eski tiryakilerle konuşun. Muhakkak en çok denizden sonra sigara içmeyi özlediklerini söyleyeceklerdir.) Çok anlayamasam da -ve bana pek öyle gelmese de- sanki ben de seviyormuşum gibi bir…
Kısa Kısa #29
*Birisiyle müzik dinleyerek ne kadar çok vakit geçiriyorsan, o kişiye tahammülünün aynı oranda azaldığının, söz konusu bireyle konuşacak pek de bir şey kalmadığının göstergesidir bu. Belki de artık sesli sesli nefes alıp verişinden usandığının, “sevişeceksek sevişelim, yoksa yapacağım daha değerli işler var”ın dışa vurumudur biraz da. Sırf bu ihtimal yüzünden şu anda dinlemeyi hiç mi…
Kısa Kısa #28
*Filmlerdeki yemek sahneleri beni çok güldürüyor. Buz gibi olmuş yemekli sahnenin bin seferde çekilmesi elbette berbat bir durum tüm set çalışanları için ama aktörlerin hiçbir zaman o yemeği ağzına atmamaları, attılarsa da yanağının bir kenarında tutmaları, tutmuyorsa da bir lokmayı bin saat çiğnemeleri ve hatta -biraz da utanmazca- sanki dişlerinin arasına kaçmış gibi ucuz numaralar…
Kısa Kısa #27
*Bir romantik komedide mi görüldü, ilk kim çıkardı bunu hiç bilmiyorum ama 30’larında ya da -a yaklaşan hanımlardan sürekli duyduğum “hihihihih, hâlâ genç gösteriyorum, kulübe girişte kimliğimi sordular” övünmesi lütfen azalarak bitsin. Yine sorumluluğu ben üstleneyim: Kimse bu dediğinizin yaşandığına inanmıyor. Hiç de o kadar genç göstermiyorsunuz, ve dahi göstermemeniz de normal, çünkü o yaşta…
Kısa Kısa #26
*Akdeniz ülkelerinde, kış sporları ile zenginliğin ilintisi var. Benim pek aram yok, patenle bile. Zenginlikten değil de, babam bunlar için fazla “ağır” biri, annem de fazla tırsık; kafamı gözümü yarmamı istemez. Oysa onunla, o çok kötü kahverengi tahta yatakbaşlıklı odada, elimde biberonum, çok buz balesi, artistik buz pateni izlemişizdir. O kadar artistiğe karşı yapılan buz…
Kısa Kısa #25 yahut “Kaç Or’dan”
*Yeni alışkanlıklar edindim. Belki eskiden de böyleydi de yeni yeni farkına varıyorum. Konuşmuyorum. Gerçek hislerim hakkında yani. Şu seçilmiş, bu böyle olmuş, aslında alkol neymiş, cinsellik veya aşk… Susuyorum ve sadece dinliyorum. Düşünmesem de öyle, cümlelerini çarpıtmak yahut gerçekten böyle düşünüp düşünmediklerini anlamak için kıvrak sorular soruyorum. Soruların cevaplarına göre de değişiyor durum elbette. Durum…
Kısa Kısa – Özel Hayat Sürümü #24
* #Ben seni öyle sevdim, öyle sevdim… Ben seni öyle sevdim, böyle mi sevdim?# * Çünkü birini resmeden o anı istemeden bozar, oyuncular her zaman bilinçdışında rol yapar-izleyici bunu bilir, fotoğraf için “an” çok çabuk, geçici. Edebiyat gerçekten o anı uzatan, eğip bükebilen, tam manası ile yansıtabilen, betimleyebilen tek dal. Biraz nesnellik ve elle tutulabilirlik…
Notlar, Şarkılar, Arkadaşlar – Kısa Kısa #23
*Bazı notlar alıyorum, bu da yeni bir öykü yazacağımın habercisi. Buraya koyacağım kimilerini ki unutmayayım veya -nin ise ne kadar anlamsız olduklarını baktıkça hatırlayayım diye. Birini şiir gibi almışım, pikniklerden bahsediyorum sanırım: “Bizde örtüyü ben getirirdim. Anca saça atılan renk olabildim Gerisi unutuldu gitti” Yeşil bir not, kırmızı üzerine. *Genelde aldığım notların, neyi hatırlatması gerektiğini…
Kitap Arasında Gülü Kurutma Sanatının Söyledikleri – Kısa Kısa #22
*Bu kitabı yıllar önce almıştım, Kebi aeliy sökekten. Bütün İstiklal Caddesi’nin kıskandığı o sarılmadan sonra İkinci kez gül aldığım birine, Okumaya başladım. İkinci kez gül aldığım kıza da, ikinci kez gül alınıyordu. İlk buluşmamızda da aynı renkte kıyafetler giyinmiştik bilmeden Ve bana sormuştu: “Yani, çok saçma ama ben bunlara mânâ yüklüyorum, saçma di mi?” Çok…