Yazının başlığını daha uygun seçemedim ve hatta seçemezdim. Aslında uzun süre film hakkında konuşmak isteyip istemediğimi bilemez bi’ hâldeydim, çünkü bittikten sonra bir daha konuşamamacasına susmak, sadece susmak istemiştim. Sonra film hakkında susarak yazı yazabileceğim fikri aklıma düşüverdi. Bu zamana kadar birçok eserle muhattap olurken şiddetli baş dönmeleri hissettim. Bu hâletiruhiyeden beni mahrum edecek her…
Category: Film
Geçmiş Zaman Olur Ki #2 (Al Pacino ve Ben) [ve biraz da Havuz]
Bu seriye başlamamın nedenlerinden biri de kendime bile itiraf edemediğim şeyleri kaleme almaktı. Bugün şu yazıdan bahsedeceğim ama aslında hiç de ondan bahsetmeyeceğim çünkü yazı için yüzleşilecek pek bir şey yok. Bunun yerine bana Al Pacino’nun ifade ettiklerinden bahsetmek istiyorum. Kasedi biraz geri sararsak, ben.. Ben her şeyi biraz olması gerekenden geç yaptım, her şeye…
Aşk Hakkında #2 – Bilmediklerimiz veya Sormaya Cesaret Edemediklerimiz
Geceleri düşünüyorum, yatmadan önce: Çeşitli dansları, umumiyetle aç yattığımdan şu anda olsadayesem yemeklerini, son bir kere görmek için neler vermezdim dediklerimi, ergenlik yıllarımı, herhangi bi’ filmdeki o sahneyi, bir şarkı sözünü, yazdığım yazıdaki -artık ezberlediğim için- canımı sıkan mendebur suratlı o kelimeyi, bir virgülün, o canı çıkacası virgülün, o karakterin adından sonra gelmesinin biçimsizliğini… Neyse,…
Aşk Hakkında #1 – Sonsuzluk ve Bir Gün veya Anna’nın Mektubu
Aşk hakkında hepimiz konuşuruz ve çoğunluğumuz da aşkı sever (hem aşkı hem de aşk hakkında konuşmayı sevenler de pek tabii ki mevcuttur), peki ya bitmeyen aşkı? Bir türlü içinden atılamayan aşkı? Hepimiz sever miyiz, hepimiz ondan konuşuruz ama gerçekten sever miyiz? Düşününce, “sonsuza dek” sürecek olan aşk hepimizin düşlediği ve kimimizin çoktan milyonlarca kez sözünü…
T2’yi neden sevdim?
Ben Trainspotting ile ilgili bir yazı yazmıştım, hatta o mor ayakkabılardan istemiştim sizden, hatta sanırım Evren ve Mathilda buluruz yahu demişti tam hatırlamıyorum, ve elbette Perfect Day ile bitirmiştim yazıyı çünkü o zamanlar müzik ile bitirmek gibi bir takıntım vardı. Şimdi o yazının linkini veremeyeceğim, aslında verecektim ama bulamadım, ve gene aslında çok da aramadım….
Closer Üzerine Pek de Gerekli Olmayan Bir Yazı
Birçok ünlü yazarın dediğine göre, yazma işinde ustalaşmak için sadece paslanmamak adına bile olsa, her gün bir şeyler karalamak lazımmış. Nasıl ki her idmanda bir basketbolcunun -ne kadar iyi olursa olsun- şut çalışması gerekiyorsa, ve bu çalışmalarını hatta bazen maç içerisinde tam olarak gösteremese bile, çalışmadığında daha kötü olacağından ötürü bu disiplini kendine edinmesi gerekiyormuş….
-Bütün dünyadan nefret ediyor gibisin,
Geçen yazıda Kış Uykusu’ndan bahsetmiş, çok sevdiğim yerleri koyamamıştım. Şimdi karar verdim: Bu laflar blogda durmalı ve bakıp hatırlamalıyım. Unutmamalıyım. Üzgünüm, bunu yapmam gerekiyordu. Nihâl N ile, Aydın A ile belirtildi. Filmi izlemek isteyenler için azıcık da olsa bilgi verebilir. Ha, bence seyri etkilemez ama, ne bileyim okuduktan sonra küfür etmeyin de. Gerçi siz etmezsiniz….
Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı
İle “Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı” kuzen sanki -hep ikisini karıştırırım-, “Çok Eski Adıyladır” ile de kardeş -kardeşler karışmaz-. Bilemiyorum. İsimlerini çok sevdiğim bu kitapların içeriklerine bayıldığım söylenemez. Sadece Bilge’ninki için bir şey demek istiyorum, daha önce yine internete konulmamış şu cümleler, benim kitapta en vurulduğum kelimeler, nasıl olmaz bilmiyorum, belki de yine ben bulamadım: “Oysa…
Yazamamak, Kız Arkadaşım ve Çocukluk Üzerine
Bakın baylar, yazmak kadar yazamamak da beni var eden bir şey. Kendimi öldüresiye saklamam, saklandıkça daha da dolmam ve en sonunda dayanamayıp bir şeyler çiziktirmem hep bu yüzden. Sizi bilmem baylar ama ben yazamamanın verdiği hazza vâkıfım. Onu bilirim, onu içimde tutarım ve onu sever, okşar hatta öperim de. Evet öperim. Siz sadece somut şeylerin…
“Jeux d’enfants” ve Biriktirilen Filmler Hakkında
Eskiden korsan DVD alırdım. Saklanacak bir durum yok. Saklanacak bir durum, dememden aslında şimdilerde ne kadar utanç verici bir şey olduğunu düşündüğümü anlamış olmalısınız. Sonra Divx’e geçtim. Torrent kullanmaktayım hâlâ. Ama hiçbir işe yaramıyor. Sınırsız internetin anlamsızlığı içine düştüm. İçimdeki sinema aşkı bitti ne yalan söyleyeyim. Bir şey indirmiyorum da izlemiyorum da. Neredeyse…