“Benden okumak için kitap önermemi isteyenlerin kalbimi de istediklerini sanıyordum, hâlâ öyle!” Barış Bıçakçı’nın bu yorumuna bir de şunu ekleyelim “kitap”ın yanına, anlatım bozukluğu yapmamaya çalışarak: “… ve izlemek için film” diyelim . Heh, işte oldu mu size Can. Ne kitap, ne de film önermemi istemeyin benden, kalbimi de istiyorsunuz çünkü! Bundandır bütün bu önerememezliğim….
Kısa Kısa #5
– bazı adamlar yaşlandıkça yakışıklaşıyor ama yaşlandıkça güzelleşen bir kadın henüz görmedim. – siyah&dar&deri pantol almadan ve bir gün onunla gezemeden bu dünyadan göçersem cidden gözüm açık giderim. – ben dede olunca torunumu okuldan almak istiyorum dedim, bir ilkokulun önünden dedesi ile geçen kız çocuğunu görünce. yokuş aşağı elele tutuşmuş, koşarak iniyorlardı. ama sonra korktum….
22:00
dünyadaki bütün insanların en az babası kadar acımasız olduğunu düşünürken -kendi- yanaklarını azı dişleri arasına sıkıştırmış yürüyordu. kendince seksiydi. istese de kızgın bakamayacak kirpiklere sahipti. parası çok olan insanlardan babası kadar nefret ediyordu. üstünde kapşonlu, arkası beyaz ve yıldızlarla kaplı poları vardı ve sol tarafından gözüken beyaz fanila sefaletini gösteriyordu. kamburfelekti. altında çakma tozlu adidas…
İngiliz Aksanı vs. Amerikan Aksanı
Ehm Charlie arkadaşımız (aha ilkokuldaki öğretmenlere döndü buster) Amerikan aksanı ile İngiliz aksanını komik bir dille karşılaştırmış. Ben bunu 50.000 izleyicide iken izlemiştim şimdi 2 milyon sınırında. En sonunda dayanamadım paylaştım. :itiraf: Çok tuhaf şey şu zaman. He bir de erkek filan ama çok tatlı gülüyor. Öhhö öhh ne diyorum yahu? Yani sempatik, ne bileyim. Kırmızı…
Kısa Kısa #4
-ya bugün öğrendim ki dünya üzerindeki herhangi bir şey sadece bir şey için yaratılmış. şimdi mesela, elinde pas sökücü var diyelim. bunu pas olan yere sürersen pas gidiyor; ama pas olmayan yere “buralara da sürelim ki ileride pas olmasın.” zihniyetiyle sürünce dakikasına pas oluyor. tuhaf, tuhaf ama; anladım. -en iyi arkadaşının, en iyi arkadaşı olmadığını…
Bir Kadından Ne Beklersin?
Sana ilham vermesini mi? Seni etkilemesini mi? Seni tesiri altına almasını mı? (İngilizcede “influence” diye geçer ama bence Türkçede pek karşılığı yok o kelimenin.) Sana hayal gücü imkanı sağlamasını mı? Yoksa seni sonsuza kadar sevmesini mi? Hiç huyum değildir, bilen bilir. Çok sevdiğim filmleri ne konu ederim blogumda, ne de kimseyle paylaşırım; ama…
Tellak
1:24 ile 1:30 arasındaki Şener Şen var ya… Hayattır; hayat. Bir dönemin gençliğidir. Hakan’dır. Şu mimiği göremeden ölenler için cidden üzünülür. Ahhh, çok sevdiğim iki adam ah…
Neden “forumsipiring”im yok?
Ya dünyanın en gereksiz uğraşı, cidden bak. Mesela benim de formspringim vardı kızlar peşimi bırakmıyordu filan. Hahayt çok havalıyım, çok seksiyim, çok yakışıklıyım triplerindeydim; ben de senin gibi sorulan soruların hepsini “respond”layıp artist artist cevap veriyordum. Kuul filan gözüküyor sanıyordum. Ama ne kadar mal bir şey olduğumu anladım daha sonra, çok sonra… Mesela diyor ki formspring…
Mutluluğun Fotoğrafı
“Bir insanı ne mutlu eder ki; ya da ne etmez bu kadar kolay?” Bob Dylan’ın 2. albümü olan (2. albüm ama Dylan’ın kendi yazdığı şarkıları söylemeye başladığı ilk albüm. Yani maneviyâtı büyük, değerli.) ” The Freewheelin’ ” albümünün kapağı bu. O zamanki güzeller güzeli sevgilisi Suze Rotolo ile birlikteler. Çok mutlular. Çok güzeller. Ve çok…
Günün Sözü (Al Pacino)
“Gaylerden, biseksüellerden, lezbiyenlerden korkan ve onlara garezi olan insanları anlayamıyorum… Bu tip görüşlere bir türlü akıl sır erdiremiyorum. Bana kalırsa sevmek, kadın olsun erkek olsun, sevdiğinizin cinsiyetiyle alâkalı bir durum değil Hiçbir zaman… Ama sevebiliyor musunuz, bu yeteneğiniz, bu keyfiyetiniz var mı onunla alâkalı. Gerçekten önemli olan tek şey bu.” Al PACINO