Hey gidi günler…
Bundan neredeyse (Ancelik miminde olduğu gibi birkaç gün daha beklemediğim için) tam üç sene önce benzer bir başlık atmış ama tatmin olamamıştım. Durum kendimle alakalı değildi ve ama kendimle alakalıydı.
Hem pandemi vardı, hem de orada beni asıl görmesini istediklerimin görememesinden ötürü de bir tür hınç içimde…
Ama…
Biliyorsunuz uzun zamandır salt iyi ve kötü yok hikâyelerde. O öykünün iyisi, güzelliği Öz idi. Öykü sayesinde tanıştık ve üç senedir arkadaşlığımız sürmekte. Tek başına bu bile inanılmaz ve harika bi’ kere. Hani yaşamımda olan bitenlere haksızlık/nankörlük etmek istemem, ve fakat o günden beri hayatımda en düzgün/yolunda giden şey kendisi, paylaşımlarımız, dostluğu—bazen ben sapıtsam ve Öz bana vitaminli/sakinleştiricili yeme-içme tavsiyelerinde bulunsa da. Kendisinin varlığı ve desteği, fiziken çok uzaklarda olsa da, beni hem sevindirir hem ağlatır düşündükçe, bi acayip hissettirir. Muah Öz’cüğüm!
O üç sene içinde yazmadım değil, yazdım. Ama çoğunu tamamlayamadım. Tamamladıklarım uygun düşmedi. Benim hayatla sürekli bir alıp verememe, verip alamama durumum mevcut(tu) sanki. Reddedilmeler, aldatılmalar, yarım kalan zevkler ve kursaklar, ve ağlamış suratlıklar, mağlubiyetler, hırslar ve hırslanmalar, onlar ve bunlar….
Derken derken, zannediyorum Mart gibi artık kendime gelmem icap etti. Çok zordu ama oldu. Çünkü Yudum tekrardan dimağıma düştü. Kendisini sayıklamaya başladığımdan beri ona karşı hep yükseğim, hep yüksektim. Onunla çok eğlendim, çok güldüm ve hâlâ da çok seviyorum kendisini. Güzel ve çok da kıskanç bir hikâye daha hazırlıyorum bebeğime. Söylenenleri artık kafaya daha az takıyor ve daha çok çalışmaya çalışıyorum. Biliyorum bu böyle sürmeyecek ama yine de…
Ezcümle, YKY’ye bunca sayfayı bana ayırdığından (bilinmeyen yazar+Türkiye’de yayıncılık düşünüldüğünde gerçekten çok) ötürü müthiş-müthiş-müthiş müteşekkirim. İnsandan insana, yayıncıdan yayıncıya, şükür ki fark var!
Umarım en kötü bi’ üç sene içinde yine böyle bir başlık atarım hahahahha. (Çok da abartmayalım hemen bir sene falan deyip, gerçi diyelim be, nedir yani, olmazsa da olmadı deriz =P)
Sevgiler, iyi okumalar.
*Amme hizmeti:
100. yaşına giren Calvino isminin blog’da geçtiği ama pek de kendisi ile ilgili olmayan yazılar: 1, 2, 3, 4. (Bu son yazı aslında biraz da romantik ner’den baksan, denk geliş açısından yani hahhahha.)
Yudum sayıklama yazıları: 1 (Demek Aralık ayında hâlâ başlamamıştım Yudum’u doğru dürüst yazmaya) ve 2 (burada tam kafayı yemişim be, Tomrisim beni yanıltmamış ama, ya da ben onu :kalpkalpsevgiçiçekböcekler:)
Ahaa, its pleasant conversation regarding this post here at this website,
I have read all that, so now me also commenting at this place.
Thanks a lot. But this one is not that funny tho =// I guess now I’m talking to a chatbot or something hahahha