Gerçeklerden daha çok acıtıyor hayaller.
Kesinlikle bir sığınma durağı ve/veya yaşanacak yer değiller.
Hayâli kuruyorum, tamam.
Tamam ama…
Hayâl olarak bırakmıyorum ki
onu.
İlla gerçeğe dönüşecekler
ya da
gerçeğe dönüştürmek için çabalayacağım
onları.
Kimse de fısıldamıyor ki: “Oğlum…
Onlar hayal iken güzel.”
(Bırak öyle kalsınlar!)
½kasma½ ]diye.[
şimdi çok güzel bir noktaya değinmişsin. kafamdaki karmaşık konulardan biri. hayaller için çabalamalı mı yoksa adı üstünde olarak bırakılmalı mı? sonra şu aklıma geliyor, belki de biz şuan başkasının kurduğu bir hayali yaşıyoruz. ne bilim mesela senin müziklerle yada filmlerle olan bu haşır neşirliğin gibi. başkası da böyle olmak hayalini kurmakta şuan belki. ve tesadüf kaç gündür şunu düşünüodum, bence alakalı bu konuyla.
-kendisi beynimi yiyen adam olur-
ben o tvdeki rock yıldızları gibi olsam, ne bilim harika bir evim olsa, bir arabam olsa, ya da küçük bir kasabada küçük harika bir çiftliğim olsa, o gitarı harika çalsam, o fotograf makinası benim olsa bile ben yine bir noktadan sonra kopucam. yine istemicem bu hayatı, keşke şöyle olsaydı dicem. ya da yine hayal kurmaya devam edicem. bunun sonu yok. insanın şeyi bu ne derler, yapısı. hep bir şeyleri arama, bir şeyleri isteme ve hayal etme. 3 kişi bul hiç tanımadığın sokaktan, sor hayalin ne diye. eminim seninkilerle aynı çıkacak en az bir tanesi. ama sorun şu, bunlar olucak mı. olması için gereken zeminler de elimizde yok. mesela para. o zaman işte insan kaybolup gidiyor. belki de artık aman ne zararı var olmasa bile hayal kurmak güzel diyor. ben çok kurdum bu hayalleri. sen daha iyi bilirsin zaten. hah oldu mesela bir tanesi, fotograf makinası. ee sonra? olan hayalin üstüne de hayaller kuruluyor. ona lens almaktan tut, ilerde fotograf stüdyosu açmaya kadar hayallerim var şimdi. bu böyle bir döngü. insanın istekleri bitmiyor. sadece hayal değildir o kelimenin anlamı belki de.
asıl nokta, ben o fotograf makinasını kullanan atıyorum en bilindiği mehmet turgutu görmeseydim yine de isteyecek miydim. ha şimdi de bakıosun her ergenin elinde bir profesyonel fotograf makinası. resmen sinirden deliriyosun. sırf fiyaka olsun die alındığı çok belli. kimse oturup da benim gibi fotograflar çekmiyor mesela. bu sefer hayallerinin insanların elinde oyuncak olduğunu da görüosun. sana sordukları zmn, hep hayalimdi bu makina dediğinde inanmıcaklar. çünkü baksana herkesin elinde, hayal olabilecek bir şey değil ki, zor değil die düsünecekler. çok da umrumda değil inanmamalrı zaten de şöyle bir konuya da çıkıyor burdan hayaller gerçekten zor olduğunda mı hayal oluyor. çünkü herkesin kafasına bence böyle yerleşmiş.
çok uzatmıcam. konuception oluyor resmen:) bir konudan başka bir konuya çıkıyor. ama ben hala emin değilim hayal kurmanın iyi mi kötü olduğundan.
Vov!
Mathilda, resmen deneme gibi olmuş ne güzel
=(
Acaba hep hedef koyma insanın yapısı mı dediğin gibi? Bilmiyorum. Onu oldun dahası? Onu da oldun dahası, dahası dahası… Hepsi olunca daha mı rahat ölüyorsun yani? Acaba kendini tatmin etmesen ne olur ki? Neden bu ego? Mesela para ile alınamayan şeyleri ele alalım…
(Gerçi ne var ki? Kitap bastırabilirsin, ekibini kurarsın filmini de çekersin, stüdyo da kurarsın müziğini de yaparsın hani kendi açımdan bakarsam.) Aslında yok hakikaten alamayacağı şey paranın sanırım. Sevdiğin şeyleri yapmak tamam ama belki de onda yetenekli değilsin, nereden biliyorsun? Profesyonel olmadın diyelim, o seni tatmin edecek mi? Olsun paran varsa dandik bir şeyler de çeksen kendini iyi hissedersin belki de. Aslında hepsinin paraya bakması ne tuhaf.
Tam bir fakiriz he, aramızda zenginler varsa belki de alınırlar. Aslında benim bu herkesi düşünme şeyim neden? "Alınırsa alınsın aq!" niye diyemiyorum? Kalbim neden var? Ne tuhaf. Belki de düşünsene acayip katı biri olsam…
Öyle biri de olmak istemezdim. Off off içindeki konuşmaların buraya dökülmesi ne tuhaf. Tuhaf ve naif.
Bat dünya bat =(
herkesin ne çok derdi varmış şu hayal denilenle (;
geçen bir arkadaş 5 yıllık kalkınma planı gibi hayallerini anlattı. ama öyle bir anlattı ki sanırsın, hepsi basit şeyler. o anlatırken de ben inşallah demekten başka bir şey diyemedim. sanırsam hayal kurmak için fazla realistim. sonra dedim ki kendime, sen hayal kur(a)mıyorsun; bari milletinkileri yıkma.
evet, iğrenç derecede realistim. yarınla ilgili hayallerim yok. bence hayal, insanın kendini kandırmasından başka bir şey değil; eğer körü körüne inanırsan. ki inanmayanı görmedim. çünkü herkes her şeyin daha güzel olmasını ister, istemeyeni de görmedim. ama dediğiniz gibi soyut olan hayallerimizin, 'gerçeklerimiz' haline dönüşmesi için bazı somut koşulların var olması gerekiyor. insanı da en çok bu üzüyor ya zaten.
hayal kurmak bir şey değil, hadi masum masum kur hayalini, fazla kaptırma, olmazsa da n'apalım kısmet değilmiş de geç. geç dee… bir de hayallerim de hayallerim diye deliler gibi koşturan, uğraşanlar var. uğraşıp da hâlâ bir netice elde edemeyenler. insan en çok da onlar için üzülüyor. bir yandan saygı duyuyor, bak diyorsun adam/hatun hayalleri için nasıl da uğraşıyor, bravo! olmayınca da yazık oldu, tüh! olsun istiyorsun, hayali gerçek olsun da bari o mutlu olsun. -burada arabesk bir şarkı çalabilir, tercihen orhan baba (;
demem o ki, var olan koşullar bizi yeterince üzmeye yeterken, bir de kendi kendimize icat çıkarmayalım (: uslu uslu elimizdekiyle yetinelim. önümüze çıkana şaşıralım vs. bla bla…
…
ama gene dee:
"bir gün; ama bir gün çok zengin olıciiimm!" (;
néfés idolümsün =( Dövmeni yaptıracağım koluma =(
Bir gün hayata öyle bakabileceğimi umuyorum; gerçi Nietzsche de demişti, "Umut kötülüklerin en kötüsüdür çünkü işkenceyi uzatır." diye. Ee, hayal de bir çeşit umut. E öyleyse ne diye hayal kuruyorsun? Bilmiyorum işte kendimi durduramıyorum ve bir şeyleri yapabilirmişim gibi geliyor demek ki.
Fena =(
(Aslında şuna da inandım umut hakkında olumlu ya da olumsuz bir düşüncem yok kim ne derse mantıklı geliyor.)
Nietzsche doğru demiş, demiş de olaya öyle bakmamak lazım (; bu sanki, kişinin ne istediğiyle alakalı bir şey. kötüyü istersen ve onun sana yaradığını düşünürsen, o güzeldir. yani, insan bazen kötüyü de güzel bulabilir. misal sigara kötüdür; ama milyonlarca müptelası var. umut da bir çeşit bağımlılık. en kötülerinden hem de. ama bir farkla. diğerleri hayattan koparırken, bu hayata bağlıyor adamı (;
bakma sen hayal kurmuyorum diyenlere. hayal kurmuyorlarsa umut ediyorlardır, belki bir gün hayal kurabilmeyi (; umut da hayalin kaynağıysa… (;
hem zaten insana bir şey "-ebilirmiş gibi" gibi geliyorsa öyledir bence. hangi şeyin fizibilite raporunu görebiliyoruz ki? -ebilirmişi hissettiği anda insan, harekete geçmeli,kısıtlamamalı kendini; sonunda -amazmışlar olsa bile.
dipnoT: ben de zihnime yaptırmayı planlıyorum o dövmeden (;
Ama sigaradan ölmemeyi umut etmeyi diyordur belki de Bay Niçi? Olamaz mı?
Vaay burada néfés özeleştirisini de yaptı ya da öz eleştirisini. Tam bir idol =(
Belki de ben kendime aynada bakamadığım için öyle yapabilirmişim gibi görüyorumdur kendimi. Aslında bir baksam, bir kafamı kaldırabilsem belki de göreceğim yapamayacağımı. Off off çok güzel konuşuyorsun, güzel söylüyorsun da… "-ebilirmiş gibi" de geliyor tamam ama… Ya o umutsa? Ya sadece bana öyle "geliyorsa", ya o düşünce beni tüketiyorsa? Bilmiyorum.
Her şey ne garip.
Ben en iyisi yatayım; bugün berbat bir gün.
gerçekler! evet sigara konusunda haklısın (: senin deyiminle Bay Niçi (; gene demiş ki, insan gerçeğin ne kadarına dayanabileceğini seçmeli. durumu dayanabilecek konuma getirmek için bazen bakış açısını değiştirmeli. benimki de o hesap. (;
baktım olmuyor, hep yıkıntıların altında kalan ben oluyorum, temelleri kuvetlendirme çalışması yapıyorum. harca biraz daha umut katıp, en sinir bozucu; fakat en genelgeçer sihirli kelimeyle karıştırıyorum: kısmet! sonra yola devam. sonra tekrar ümitlen, tekrar … ama istemesek de bu böyle devam ediyor. kim vazgeçmiş ki ümit etmekten? olsa olsa Romeo gibi aptal aşıklar.
ve şöyle demekten vazgeç, lütfen. tabi ki de özeleştiri o (; öz'ü bulamadık ki, alemi eleştirelim.
yine,
ve ne tesadüf! bugün (artık dün oldu) berbat bir gündü. gözümün önünde umutlarım çalındı galiba.
Sanırım "gerçek" olan hiçbir şeye dayanamıyorum. Hayal olanla da yaşayamıyorum. Çok saçma ama öyle.
Yalnız bugün yorumlar da böyle okumalık, böyle çok bir güzel mesela şu "umut katmak harca" ya da "öz'ü bulamadık ki alemi eleşitirelim" veya "gözümün önünde umutlarım çalındı." Ne bileyim başka bir yazıda görsem hoşuma giderdi; yorum olarak böyle çok kaliteli yorumlar görünce çok hoşuma gidiyor (Kaç kere çok dedim?)
Bu arada benim en dayanamadığım şey de içimdeki ya da içimizdeki bu polyana ya da pollyanna. Neden var ki o? Kardeşim ben umut etmeden yaşamak istiyorum bıraksana yakamı diyorum. Bırakmıyor. Hem de ne bırakmak; gören ben Pollyanna'yım sanacak kadar bırakmamak. Acayip kötümser olmak, sonra gene de iyi tarafından bakmak; her güne yeni bir hayal, yeni bir umutla bakmak. "Öbür türlü yaşanmaz ki olmmmm!" diyenleri haklı çıkartmak vs vs.
Ne bileyim fena. Ne seninle ne sensiz umut, hayal, rüya ve ümit =(
(Bu isimlere sahip olan insanları da çok severim aslında. Ama yine de bir Derin değiller.)
''Sen hayal et yine,gerçeğinden daha güzel olacağından emin olanlardansın.''
son söz gibi bir şey düşündüm:D
İşte bir idol daha =(
Senin bir yazının son sözüymüş bu aynı zamanda, gördüm bu arada =(
aaax kafiyesi =(
Şu dünyadaki en kıymetli iki hazine:
1- Sağlıklı olmak
2- Hayal etmek
"Gerisi hep gevezelik"
Kime göre? Tabii bana göre:))
Bence de sorgulamak güzel. Yani 1. olmazsa olmaz ama hayal etmeyi sorgulamak neden gevezelik? =( Adam ya hayal edemeyecek kadar "yabancı" ise hayata? Off off ne bileyim. Her şey fazla karşılık =(
Mr. Tamnourine Man.. Hiç karışık değil,hiiçç!
Dinle… Fısıldıyorum öyleyse:
"Oğlum… Onlar hayal iken güzel"
Doğru söze ne ne denir? Böyle işte:)
Her şeyi bana karışık geliyor. Karışık, zor. Ne bileyim, düşünmekten sanırım.
Benim hayali kardeşim de o yazdığım(n) cümleyi fısıldıyor öyle bana ama… İşte gönül ferman dinlemiyor =(