-Bir anda Esmerelda oldu senin için yani. -Bilmem, bana su verdi. Daha önce kimse bana su vermemişti, aynı bardaktan hem de, tiksinmeden içtim. -Şu bardak mı? -A-ha. -Sonra? -Sen cennet sendromu nedir bilir misin? Bu aslında psikiyatrla– -Yani ne alakası var şimdi bunun konuyla, detaylarda çok boğul– -Dur bi’ dakika. Dinle. Bak, bu cennet sendromu…
Author: buster
SANAT ANLAYIŞINI SİKEYİM
Bu blogda da birçok kez belirttiğim gibi, hayatımda bazı dönüm noktaları oldu. Bazı kararlar aldım, bazı kararlarımı uygulayabildim. Tam karar olmayanları uygulayamadım. Açıkçası zaten önemli olan kararları alabilme aşamasıydı, ve ondan sonrası hep biraz kolaydı. Şu an hayatımın öyle bir noktasındayım ki, artık karar almamaya karar aldım diyebilirim. Her şey önceleri çok kolaydı. Kimileri bunu…
Gerçek Hayatta Geçen Sürreal Diyaloglar.
– Sonra işte Yaz Gecesi diye bir öykü okumuştuk sınıfta, ben o öyküyü pek güzel çözümlemiştim de, hocam, “Bu çocuk olur,” demişti o günden sonra benden bahsettiklerine. Şimdi o çocuğa ne oldu Ness? Hayat. O artık yok. Çok üzücü değil mi sence de? – O çocuk ner’den gelmişti ki? Sokağa oynamaya gitmiştir, akşam olunca eve döner….
Midem
Bir şekilde dönüp dolaşıp insan olmanın getirdiği bütün o zavallılıkların başladığı yere geri dönüyorum. Hep aynı düşünce içimi patlatıyor, parçalamıyor. Kalp atışlarımda aynı soru. Bu nasıl başlıyor, nasıl geçiyor bilmiyorum. Hasbelkader hayata geldim, ve bir süre sonra hayatta olmayacağım. Şimdi bunu bilerek yaşamak nasıl mümkün? Ne yapmalı, nasıl, kim için; hayatta hiçbir şey yapmadan yaşayan…
-Güzel Günler Bizi Bekler
Şimdi size bu yazıda öykü yazarken geçtiğim evrelerden bahsedeceğim. Öncelikle mükemmeliyetçi bir yapım var. Yani, bir işi ya kusursuz yapmalıyım ya da yapmamalıyım. Bunu övünmek için filan söylemiyorum inanın, ki bu gerçekten hayatımı her anlamda zorlaştıran bir durum. Ama sadece yazarken oluyor, ve yine ama yazıdaki mutsuzluğumun gerçek hayatımı da bir şekilde etkilediği kesin. Ancak…
03.38 – Zamanın Neresindeyim?
Tam olarak kimi araştırıyordum hatırlamıyorum. Hatta araştırıyor muydum, yoksa okumam gereken bir metin miydi, bir romanda mıydı bilmiyorum, İngilizce’ydi ona çok eminim. “Klişe” diyebileceğimiz laflardan esasında; ama tam hatırlayamadığım, ve not da almadığım için (ben artık not da almamaya başlamışım okurcum, gör halimi, bitmişim ben) çok saçma olacak şu anki sallama çevirim ama: “Buradayken buradayım,…
Bir: Sorun Etmek ve İki: Nereye
Geçenlerde arkadaşla sahildeydik. (“Arkadaşla”, kim bu arkadaş?!!!! Tanımazsın. İsmi ne!!111!!) İnsanın bilime veya sanata adayabilmesi için kendini, bir şeyleri sorun etmesi gerekir kendine, dedim. Sorun edilmeyen yerde ikisi de olmuyor. Biri, çocuğunu izlerken, aynada kendini ne zaman fark edeceğini “sorun eder”, ve bunun üzerine çalışmaya başlar, ve bu sorun edene eşlik eden bir beş kişi…
Yazamama Sayıklamaları, Bahaneleri, Yalanları
Yazan herkesi kıskanıyorum. Ecnebilerin “writer’s block” dediği durum bu olsa gerek. Ama ortada bir “writer” yok ki, “block”u olsun değil mi sayın okuyucum? (Şimdi hepiniz kültürlü insanlarsınız, olmadı internet kullanıyorsunuz ama bu lafı da açıklayalım, çünkü bu İngilizceyi herkesin bildiği bir dil sanan insanları hiç sevmem. Yazar tıkanıklığı diyebiliriz duruma sanırım. Ha, neden İngilizce giriş…
-Bütün dünyadan nefret ediyor gibisin,
Geçen yazıda Kış Uykusu’ndan bahsetmiş, çok sevdiğim yerleri koyamamıştım. Şimdi karar verdim: Bu laflar blogda durmalı ve bakıp hatırlamalıyım. Unutmamalıyım. Üzgünüm, bunu yapmam gerekiyordu. Nihâl N ile, Aydın A ile belirtildi. Filmi izlemek isteyenler için azıcık da olsa bilgi verebilir. Ha, bence seyri etkilemez ama, ne bileyim okuduktan sonra küfür etmeyin de. Gerçi siz etmezsiniz….
Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı
İle “Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı” kuzen sanki -hep ikisini karıştırırım-, “Çok Eski Adıyladır” ile de kardeş -kardeşler karışmaz-. Bilemiyorum. İsimlerini çok sevdiğim bu kitapların içeriklerine bayıldığım söylenemez. Sadece Bilge’ninki için bir şey demek istiyorum, daha önce yine internete konulmamış şu cümleler, benim kitapta en vurulduğum kelimeler, nasıl olmaz bilmiyorum, belki de yine ben bulamadım: “Oysa…