BoJack Horseman’a her ne kadar 10 üzerinden 8 vermiş olsam da (biliyorsunuz verdiğimiz notlar çok önemlidir =P) hem canım Gamzeciğimin bana armağını olduğu için hem de kendimi ne yazık ki BoJack’in yerine koymaktan alıkoyamadığım için el üstünde tutarım. Dizinin 3. sezon finalinde çalan ve birazdan Türkçeleştireceğimiz bu şarkı, aslında şarkıcıların/ünlülerin ne kadar yalnız ve büyük depresyon içinde bulunabileceğini anlatsa da, Banshees yazısında bahsettiğimin tersine, biricik Saussure’ümüzün dünyamıza kattığı göstergeler (gösteren-gösterilen) ötesinde düşünüldüğünde de müthiş hüzünlü.
Dizinin finalinde kullanılan şarkıyı 1976 yılında Simone, İsviçre’de düzenlenen Montreux Jazz Müzik Festivalinde seslendiriyor. Kulaktan kaçmayacağı gibi şarkının sözlerini de bir yerde unutuveriyor. Doğaçlamaya girişiyor. Bence şarkıyı mükemmel yapansa tam da bu. Ancak Nina Simone için şarkıyı “doğru” söyleyebilmiş olmak esas önemlisi olduğundan olsa gerek biz şarkıyı albüm formatında 2016 yılına dek göremiyoruz. Oysa, 1987 yılında verdiği konserde yayımladığı versiyonunu albüme koyuyor. Belki de şarkı sırasında yaşadığı o durumdan ötürü olabilir. Her yerden de silmişler.
(Merak edenler için o durum şu: Biri Nina Simone tam şarkıya girdiği sırada zannediyorum ayağa kalkıyor bir yere gitmek için, Nina da otur diyor, adam herhalde sağa-sola bakınıyor, o da sinirli gibi bir şekilde otur diyor tekrar, seyirciler gülüyor, zaten her şeye gülerler, tam şarkının anlattığı aslında, belki de Nina o sırada ciddi, kırmış kafayı ya da belki de sarkastik bilemeyeceğim ama sözleri devamında unutuveriyor.)
Çeviriye girişmeden önce doğaçlama yaptığında söyledikleri şöyle:
“Ama her neyse… Söylemek istediğim bu değildi.
Bir hikâye anlatmak istemiştim size.
Sonunda elimizde kalan tek şey bu olduğu için belki de.
Ama yine de tam olarak anımsayamıyorum anlatacağım hikâyeyi.
Bu yüzden size bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayıp
İsviçre’ye sirayet eden ruh halinden söz edeceğim.
Durumu toparlayana dek yani.
Janis Ian daha iyi anlatmıştı aynı hikâyeyi gerçi.
Janis Joplin daha da iyi,
Billie Holiday, hepimizden daha iyi anlatmıştı.”
Şarkının sözleri, yukarıda da ismi geçen Janis Ian tarafından yazılmış. Ben de bu şarkı sayesinde ismini duymuştum. Joplin ve Holiday tamam da, bu kim filan derken Stars’ın bestecisi olduğunu öğrenmiştim. Çeviride orijinalini kullanacağımız için videosunu ekleyelim ve başlayalım.
*
YILDIZLAR
Hiç bana göre değildi içimden asıl geçenleri söyleyebilmek
Ama bu gece başka
Bu gece, eteğimdeki taşları dökme vakti.
Yıldızlar, gelip geçer, bazen hızlı bazen yavaş
Güneşin son huzmesi gibi gider, hepsi parıltılı.
Görebildiğiniz sadece ihtişam olsa da
Zamanla başlar yalnızlık
Kimse kalmadığında yanınızda
Ama hepsini atlatabiliriz bir hikâye duyduğumuzda
İnsanlar şöhret peşinde.
Hepsi birer müsabakadaki sporcu adeta,
Her şeylerini feda edebilir
Dövüşürler bu amaçla
Kimilerimiz ödüllendirilir
Kimimiz linç edilir bu yolda
Kimi kaybolur gider ve bir daha hiç bulunamaz
Ama çoğumuz bu üçünü de yaşarız
Hüzünlü kafe ve gazinolarda yaşar
Şarkımızı söylemeye çıkarız
Kimimiz gençten yakalar şöhreti
Daha dünya kirletmeden önce bizi
Sonra biri çıkıverir ve der ki, “Süreniz bitti, sıra başkasında şimdi.”
Ama bilemeyecekler ki hiçbir zaman yaşamayı kendinin olmayan bir isimle
Ya da unutmayı yıllar içinde çok iyi bildiklerini bile.
Bir zaman sonra, o seni ödüllendirenler hayal kırıklığına uğrayacak,
Sen de savunmaya geçmeden, telafi etmeye çalışacaksın olan biteni.
Belki numara yapacak ve hiç inanamayacaksın
25 yaşındaki bir oğlanın seni gerçekten sevebileceğine.
Gözlerine bakamayacaksın her gittiğin yere gelse, imzalar istese ve yanağından öpse bile.
Bazıları geç yaşta yakalar şöhreti.
Belki açığa vurmaktan korkmadıkları ruhları var diye,
Ya da orada artık hiçbir şey kalmadığından belki de.
Bazı kadınlar vücuda sahip olacak erkeklerin görmek istediği
Onları sergileyecek.
Kimisi, bütün gün dinleyebileceğimiz şekilde gitarlarını tıngırdatacak.
Kimileri şovunu yapacak sahnede
“Vay canına,” diyeceğiz, “gerçekten harika dans edebiliyorlar.”
Ve sonra da ekleyeceğiz, “Yarı şansı bana verseler belki edebilirdim ben de,” diye.
Gerçi biz kendimizi hep tuhaf hissederiz böyle anlarda,
Sürekli bir sonraki akoru kaçırmaktan duyduğumuz endişeyi bile düşününce.
Sanıyorum bizde melodiler ve söylediklerimiz dışında sergilenecek pek bir şey yok.
Ve her neyse, zaten söylemek istediğim de bu değildi
Bir hikâye anlatmak istemiştim size, her gün yaşadığım
O hüzünlü kafe ve gazinolarda şarkı söyleyen bizlerin
Hep bir hikâyesi vardır zaten.
Ama eğer sen, tüm o beceriksizliklerime rağmen
Bana karşı sabırlı olabilirsen
Gelip sana şarkı söyleyeceğim
Moralim çok bozuk olsa bile.
Teşekkür ederim.
Geri geldiğin için, çok teşekkür ederim.”
*
Anlattığım olayın geçtiği sahne:
Simone’un kendi hesabından paylaşılan, bahsi geçen yerin kesilip konulmuş ve Feelings ile devam eden versiyonu:
https://www.youtube.com/watch?v=Mf_5l1yTKNY