Okumak önemli şey. Mesela bugün bu yazıyı görmemiş olsaydım, birinin, daha önce dediklerini tekrar etmiş olacaktım belki birkaç seneye en fazla. Belki de Ahmet Cemal de birinin başka bir dilde daha önce dediklerini demiştir en kötüsü; en iyisi, düşündüklerini, demek istediklerini demiştir belki… Her neyse. Elbet karşı çıkanlar olacaktır, özellikle bu özelliği kullananlar… Hatta abartarak:…
Author: buster
Bazılarından, Bazı Kayda Değer Alıntılar #2
“Bağımsızlığı bencillik sanıldı.” “Gözüne çarpan ilk mektubun üzerinde …’nın el yazısı vardı. İçinde neler olduğunu biliyordu -yalnızlık ve hüzün dolu bir monolog, yabancı olmadığı sızlanmalar, deşilen anılar ve bir yığın ‘acaba’lar- …’ya ilettiği unutulmaz yakınlık artık sanki başka bir çağa aitti.” “Kıskanmamıştı -kız onun için önemsizdi- ama zavallı davranışıyla …’ın içindeki inatçı ve bencil tüm…
Dada’nın veya Dadaizm’in Kendi Tanımı
“Dada hiçbir şey hissetmez, bir hiçtir, hiç, hiç. Sizin umutlarınız gibi: Hiç. Cennetleriniz gibi: Hiç. İdolleriniz gibi: Hiç. Siyaset adamlarınız gibi: Hiç. Kahramanlarınız gibi: Hiç. Sanatçılarınız gibi: Hiç.”
Picasso
Öncelikle şunu söylemeliyim ki kendisinin büyük bir hayranıyım. Daha önce kimseye belirtememişken (belki de laf arasında ağzımdan kaçırdığım olmuştur) şimdi söylemek istiyorum garip bir şekilde. Hatta Modigliani’ye ne çektirdiyse kendisinin daha çok çekmesini dilerken bile daha çok hayran olmuştum kendisine. Yaşadığı dönemde pek gıcık bir herif de olsa, kendime hep yakın bulmuşumdur çünkü onu. “Çünkü”; onu anlayabiliyorum….
Sıcak Havada Bekleniş
“Bu sırada hiçbir şey önemli değildi. Tüm yaşam havaydı. Yorgun bir alında, yumuşak ve okşayıcı bir kadın eli gibi olan serinliğin beklenişiydi. Sıcağın orta yerinde olayların hiçbir anlamının bulunmadığı bir bekleniş.” Bu kadar ince ruhlu olunur! (Hey düşününce “naif” Türkçe bile değil bir kere! Kırgınım sana naif! O kadar da severdim halbuki! Fransız özentisi gibi…
Ama… #1
Şöyle şeylerin “seri”sini yapma fikri bile insanın içini bi’ kıpır kıpır ediyor. Zaten bizi anca fikri kıpır edebiliyor. Bizim gibileri yani..
Kısa Kısa #18 – (Sinirli, Sevecen ve Unutmayan Bir Kısa Kısa)
* Sürekli acı içinde yaşayan insanlar varken (çok ciddi anlamda varken); hayatı boyunca elle tutulur hiçbir acısı olmayanların, bir o kadar acıdan bahsetmesi ve hatta ağızlarından bu kelimeyi düşürmemesi ne kadar üzücüdür, bir düşünürseniz eğer. Bu tip insanların bir özelliği de yeni yeni acılar yaratırlar kendilerine, “acı” kisvesi altında olmayan dertlerini de pahalı bir kafe…
“C” ile başlıyor!
-Esma’ya- -Hey, merhaba! (Çok içten, çok tatlı bir çocuk görmüş gibi sesi incelterek.) -Merhaba! (Çok salak bir büyük, sanki küçük bir çocuğa işte küçük bir çocukmuş gibi numara yapmaya çalıştığını anladığındaki gibi bir merhaba.) -Adın ne senin güzelim? (Büyüdü hemen.) -Esmaa. (Sondaki “a” öyle, uzun.) -Güzel Esma, kaç yaşındasın bakalım? -6. Ama çok yakında, yani…
Sarışın Röportajcı Kadınının Saçma Soruları ve Bir O Kadar Saçma Yanıtlar
-Nedir bu kendine verdiğin önem böyle, söyle bakayım ha? -Böyle bir iddiam hiç olmadı. Kendimi sevmem ben. -Neden bir anda çekip gidiyorsun girdiğin hayatlardan? -Çekip gitmek olmazdı bir anda olmasaydı sanırım. Ayrıca her şeyin bir nedeni vardır, olanlar birikmiştir. Veya şöyle bir düşünürsün sana yapılanları, yapılamayanları… Göze alınanları, alınamayanları vs. Ve gidersin. Herkes gibi. Aşk…
Bazılarından, Bazı Kayda Değer Alıntılar*
“Saksağanlar, saksağanlar benden bir şey çalamazsınız. Her şeyimi veriyorum size.” “Sen kendini hiç beğenmiyorsan, herkesin seni ne kadar beğendiğini dinlemekten daha sıkıcı bir şey olamaz.” “Ne kimseyi seviyorum, ne kimseden nefret ediyorum; ne şunu aldatmak, ne berikinin ardına düşmek istiyorum; ne şununla şakalaşmak, ne de ötekiyle eğlenmek istiyorum.” “Bu gölge satılık değildir.” “İyiliğin ne olduğunu…