Yıl: 1983
Meslek: Gazetecilik
Tür: Söyleşi
Konuk: Al Pacino
Konu: Al’in Çocukluğu
Aslında bütün bunlardan da öte bir şey yapılan, epey bir süredir kendisi hakkında karalamıyordum bir şeyler, eskiden beri blogu okuyanlar ne denli sevgi beslediğimi belki bilebilir. Ve işte 80’ine girmiş bu güzel insanın şerefine, bir çeviri de kendisi için yapayım istedim. Hem çok sevdiğimden, hem 1983 yılı ne güzelmiş o yüzden, hem de şimdilerde yapılan söyleşilerle bir mukayese bakımından güzel olabileceğini düşünüyorum. Bunları yine çevirmeden yazıyorum ki, düşüncelerim etkilenmesin, çünkü bir şeyi çevirirken insan nedense nefret doluyor. Bu idollerinden biri yahut çok basit bir şey olsa da. Ama sadece çevirirken. Çevirdikten sonra hissedilen çok daha başka, çok daha harika.
Al Pacino’nun çok dolu bir insan olduğunu, kendisini sürekli geliştirdiğini, tiyatroyu ne kadar sevdiğini biliyorum. Bunu her fırsatta çok da başarılı sayılamayacak sinemaya uyarlamaları girişimlerinden anlayabiliriz.
Ama..
Konuşurken kelimelerin ağzından süzülüşüne, bakışlarına, aslında söylemek isteyip söyleyemediklerine, hemen hemen her şeyine fazlasıyla bayılıyorum. Hatta sonradan yapacağı saçma hatalarına bile. Sanırım sevmek böyle bir şey.
***
***
Neden oyunculuğa başladın ya da ne zaman?
Hatırlayamıyorum. Çok… Çok küçükken zannediyorum. Bir gün, annem beni sinemaya götürmüştü, ve eve geldiğimizde rol yapmaya başlamıştım, filmdeki bütün kısımları hem de… Zannediyorum, hayli yalnız bir çocuktum. Tek çocuktum, bir başımaydım. Ve sanırım bu, çevremdeki yetişkinlerle iletişim kurmanın yolu gibi bir şeydi. Okuldayken sanki zaten yapmam gereken, doğal bir şeymiş gibiydi ya da bilmem ki, öyle gibi geliyordu bana.
Ve, çocukluğunuz epey sert bir yerde geçmişti, değil mi?
Yani bir şekilde evet, öyleydi diyebilirim, evet.
Peki ya siz, böyle bir yerde büyüdüğünüze göre yeterince sert biri misinizdir?
Yani onun tam olarak ne manaya geldiğini bilemiyorum. Sert! Öyle mi görünüyorum? Yani, hayatta kalmak için bir şekilde sert olmak zorundasın. Hepimiz sertiz. Yani sert derken ne demek istiyorsun?
Olaylarla başa çıkmak, yani bir şeyin üstesinden gelebilmek anlamında.
Sertlik… Sertlik, ya da bu kuyruğu dik tutma dürtüsü bence bir şeylerin üstünü örtme isteğinden kaynaklanıyor. Bu da genellikle olaylara karşı hassasiyetten ve birtakım bariz kırılganlıklardan ötürü meydana geliyor. Sertlik bu. Öyle miyim değil miyim bilemiyorum.
Kolay incinebilen, hassas bir insan mısınız?
Onu da bilemiyorum. Öyle olduğumu düşünebilirim anca.
Böyle kendi içinize dönüp, yahu ben şuyum yahut buyum gibisinden laflar ederken ne kadar rahatsınız? Ya da bu konuda ne derece objektifsiniz?
Şu anda olmaya çalışıyorum, uzun zaman sonra ilk kez.
… Sürekli rol yaptığım için bir çeşit, ne bileyim palyaço da olmak zorundasın, mütercim de ve bir sahne sanatçısı da aynı zamanda.
Paylaço olarak gördüğümü sanmıyorum sizi.
Hayatımın ilk yarısında yalnızca komedi oynadım. Bak, görüyorsun ya, ne komiğim, değil mi? Ama oynadım, evet.
Ne tür şeyler?
Kendi yazdığım ve oynadığım, rol dağılımını yaptığım, ve ortaya koyduğum şeyler.
Nerede, yani profesyonel olarak mı diyorsun?
Elbette. Küçük köylerde.
Böyle butik kafelerde filan mı?
Evet, butik kafelerde. Atıyorum dükkanın önünde çekeceksem, insanları davet ediyord–
Ne zaman?
Sanıyorum 20’lerimin başındayken. 23-26 yaş arasında yaptım. Bu, bir nevi hayatımı kurtardı da diyebiliriz. Depresyondaydım ve öyle mutsuzdum ki komik olan her şey…
İlaç gibiydi.
Evet, gayet iyi bir terapiydi. Her zaman komik insanlardan etiklenmişimdir. Onların etrafında bulunmak da oldukça ilginçtir, onların bütün bu sorunlar karşısında nasıl başa çıktıklarını görmek de öyle.
Genç bir çocuk gelse ve dese ki, Bay Pacino, rol yapmak nedir, ne derdiniz?
Şu anda yapmakta olduğumuz şey. Oyunculuk bu. Diğeri de bir yerde, bir şekilde oynamak ve bunu tam olarak açıklayamam sanırım. Birçok şey çünkü.
Peki ya, yapmak zorunda olduğunuz ama yapmayı çok da sevmediğiniz şeylerle ilgili ne söylersiniz?
Mesele de bu, yapmak zorundasın. Sürekli yapmak zorundasın, nedenini bilmiyorsun ama öteki türlü de keçileri kaçıracaksın.
***