Bu da neyin motivasyonu bilmiyorum. Sabaha kadar çeviri yaptığım yetmiyormuş gibi bir de “kafama göre” olanını, Türkçe’ye çevirmekle uğraşıyorum hahaha. Aslında çok da uğraşmıyorum belki. Kafama göre diyorum da dünyada böyle çevirileri zor bulursunuz yani. (9.9 =P) Bazen de böyle.
Hani en sevdiğiniz çevirmenden çok iyi bir romanı okuduğunuzu düşünün, zaten onu çok iyi yapanın aslında çevirmeni olduğunu da… Sanki öyleymişçesine çevirmek, sanki bu dilde yazılmışçasına çevirmek için uğraşmak bazen de. Yo, benimkiler öyle değil ama öyleymişçesine uğraşmak diyorum, cici cici. Böyle emek ya bu, hahhahah. Evet 1.41’de yazmaya başladım bunu hahahah bakalım ne zaman bitecek.
Bir önceki yazıda geçiyordu ben ona çocukluk anımı anlatıyordum… Pardon şimdi baktım da “çocukken geçirdiğim bir kazadan bahsediyorum” imiş, her neyse… Bana bu şarkı o anları anlatıyor, hatırlatıyor. Çocukluk anıları hep biraz tatlıdır. O ana dönüp, yanaklarını sıkmak gelir içimden dinledikçe dinlediğimin. Ah ah… (Ki çok nadir dinlerim birini, dinlersem de kedi kulaklarımı iyice yukarı kaldırır dinlerim, bazen görülmez kedi kulaklarım ya hep oradadır aslında.)
Bir de sarışın balgözlü bebek kaybolmuş… Geçenlerde aradım taradım bulamadım. Kesin beni üzmek için, seneler sonra görünce kahrolayım diye kaybolmuş, saklanmış.
Bu şarkı, biraz da ecnebilerin o guilty pleasure dedikleri, gizli kapaklı kalması gereken zevklerden. Ama benim en büyük zevklerimden biri de bu suçlu zevklerimi açığa çıkarmak, bir nevi beni böyle sev seveceksen sendromu hahaha.
Amma da zevk demek.
Şöyle bir diyalog da hatırlıyorum:
-Çok gülüyon ya sen, ne var bunda bu kadar gülünecek, gene delirdin.
-… Haha?
Yani bu kadar yeter mi mesela yoksa hiç mi gülmemeli demek bu aslında. Ve biraz da şımarmacılık.
İçimdeki kadınla alakalı bazı hislerim. Hepsi var. Sadece buna ket vuruyoruz o kadar. Ben maço ve cinsiyetçi yanımı da, kadın ve eşcinsel yanımı da seviyorum. Dinsiz bir ahlak timsali hallerimi, dinli bir ahlaksız halimi… Tüm bunları kucaklıyorum. Sevmek doğru kelime değildi aslında, dediğim gibi kucaklama… Gelsin demek, getirin buyurun demek, hay hay, buyursun gelsin demek. Hepsini saygıyla selamlıyorum.
***
Sanırım burada başlayacakmışım. Kesmişim. Saat 23.34. (Tam olarak zamanı söyleyebilmek ne saçma, zaman değil biz geçiyoruz onu oysa.)
2 hafta önce filan yazmışım yukarıdakileri. Bugün yokuş aşağı inerken tekrar karşıma çıkarmasa uygulama, hayatta çevirmezdim bu şarkıyı ya, gene sevdim demek ondan çevireceğim şimdi. Yazarken öğreniyorum. Hiçbir fikrim yok düşündüğüm şeylere dair öncesi. Yazmadan öncesi.
Geçen cuma ertesi yaptığımız konuşmaya göre de “bu işin giltisi miltisi yok, seviyorsak sevmişizdir işte” kafasına geldik.
Kafasına geldik lafının içinde de ne çok şey var ya, neyse…
***
Bugün oldu hâlâ çevirmedim şarkıyı; olur da bu gece çevirirsem tesadüf eseri olmuştur bu yaşananlar.
***
Hâlâ çevirmedim. Sanki ne b-k olacaksa, koy böyle gitsin. Yok olmaz. Neyse.
***
Son yazı gerçekten güzelmiş he. Yorum kısmında dememe göre tek bir figür olmasa da orada yazıyı yazdıran, yazmayı eylem haline getiren bir kişi var ve bu da yapılan atıflarla aynı zamanda yazının konusunu oluşturuyor. Nerede o? Ner’desin?
***
İnsanlar bayım, insanlar onlar, üzüm üzüm üzerler ve sizin için neler ifade ettiklerini
anlayamayabilirler. Bazen dile getirmek gerekir, bazen dile getirsen de–
***
Bir yorum geldi ve canımı sıktı. Ne zamandır düşünüyorum içime dert oldu.
Bazen insanın sevmesi bile sorgulanabiliyor; en çok benimkiler sorgulandığına göre demek bokluk benden kaynaklı.
***
6 Ekim notu:
Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
o kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar
Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
Kış geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse
***
Şu “canlı” yorumu beni gerçekten etkiliyor: Çünkü hakikaten bu şekilde oturarak o kadar geniş bir açık havayı ele alabilmek çok zordur, bunu öyle efil efil yapıyor ki Lily, bana diyaframını çevirmek kalıyor, bir de bu bebek anıları…
BEBEK ŞEYLER
Bazı bazı yakalıyorum kendimi, arkama yaslanmış eski günleri yâd ederken
Hele hele kimi öpüşmeleri izlemek durumunda kaldığım o anlarda
Anımsıyorum bana hatunum demeye başladığın zamanı
Yalancı kavgalarımızı, fingirdek atışmalarımızı sonra
Çocukluğumun o üzünçlü anılarını anlattım sana
Neyine güvendim de bilmiyorum ki, belki de sadece “güvenebileceğimi” biliyordum
Yatakta avarelik ederken geçip giderdi haftasonu
O kadar mesuttum ki kıyafetlerinin altında…
Hülyalar
Muhayyilesi başladığımız günün…
Seninle beni(m) hayallerim.
Görünüşe bakılırsa
Ne seninle ne sensiz, çıkaramayacağım bu hatıraları zihnimden
Merak eder dururum,
Acaba sen de hayaller misin, buna benzerleri?
Bebek şeyler beni hemencecik o anlara götüren
Biliyorum yavan bir anlatım ama işin’aslı da bu
Ve biliyorum doğru değil, belki de haksızlık
Seni bana hatırlatan bütün bu şeyler
Bazen de diyorum sanki yapamaz mıyız “-mış gibi”
Son bir haftasonluğuna dahi
De bakalım şimdi
Geldi mi sonumuz sahi?
Yatakta çay iç
Gebeşleyip film izle
-meler
Senin 31 malzemelerini keşfettiğim o
An…
Alışverişe çıkarmıştın ya bir seferi…
Sanki eğlenmek için başka bir aktiviteye ihtiyacımız varmış gibi
Bizi…
Alacağımız da hepitopu
Bir çift pabuç idi
Beni arkadaşlarınla tanıştırdığın o caz gününü hatırlıyorum da
Öylesine gergindim ve
Tuttun elimi…
Keyifsiz olduğumda o hareketini yapar
Güldürürdün beni
Şu dünyada yerine koyabileceğim tek kişi bile yok ki
Hülyalar
Muhayyilesi başladığımız günün…
Seninle beni(m) hayallerim.
Görünüşe bakılırsa
Ne seninle ne sensiz, çıkaramayacağım bu hatıraları zihnimden
Merak eder dururum
Sen de hisseder misin, buna benzerleri?
Bebek şeyler beni hemencecik o anlara götüren
Biliyorum yavan bir anlatım ama işin’aslı da bu
Ve biliyorum doğru değil, belki de haksızlık
Seni bana hatırlatan bütün bu şeyler.
Bazen de diyorum sanki yapamaz mıyız “-mış gibi”
Son bir haftasonluğuna dahi
De bakalım şimdi
Geldi mi sonumuz sahi?
Buraya kadar okuyanlar için ya da okumayıp buraya inenler için bonus şarkı:
Lily’den veriyorum gene, şarkıdaki “little” deyişini sever, so little time‘ından öperim. Parçanın bonus olma nedeni de hem aynı isimden hem de bana iki aşığın atışması gibi geldiğinden…
Okumaya başladım.
Ortasına geldiğimde çevrilmeyen çeviriyi unutup, satır aralarını okudukça keyif aldım.
Bence bir iki hafta daha devam edebilirdiniz.
Ne aceleniz vardı ki,hemen çevirdiniz?
"Biliyorum yavan bir anlatım (benimkisi) ama işin'aslı da bu"
🙂
Ah, çok teşekkür ederim.
Hiç de değil! Gayet süper bir anlatım. Artık başka çevirilerde görüşmek dileğiyle diyelim =P
içinde 'muhayyile' ve 'gebeşlemek' sözcüklerinin öylesine rahat; elini kolunu sallaya sallaya geçtiği bu şarkı sözü çevirisini yaptığın ve paylaştığın için cidden teşekkür ederiz. 'Fingirdek'i de atlamayalım, hakkını yedik sanma.
sesi, şarkı söylemesi bir yana O bloody ingiliz aksanına bayıldığım için bir ara playlistte arka arkaya koyup dinliyordum. Baya baya da giltisiz zevk ala ala; içimde hiç kimseyi kucaklamadan filan :b
oturarak ve bir eliyle ayağına masaj yaparak söylediği performans da insanı hayran bırakıyor hakkaten.
sonra önceki yazın da pek güzeldi, okurken patterson filmindeki kız gözümün önüne gelip durmuştu bunu diyecektim yorum şeysinde ama sonra baktım ortam birden gerilmiş hiiiç bulaşmayayım dedim.
Kesinlikle çok güzeldi son yazın. Diğer yorum için bir şey diyemem, ama bokluk bende galiba dedin ya, bazen insanlar bir şeyi nasıl bitirmesi gerektiğini kestiremiyor. Ne yazık ki duygusal anlamda o kadar gelişmiş değiliz, ben 6 – 7 yıl önceki hatalarımı çok yeni gördüm, değerlendirdim, o zamana kadar da hep başkalarını suçlamayı, başkalarını sorgulamayı seçtim. Belli bir zaman, emek ve birikimle birlikte insan bir düzlüğe çıkabiliyor.
Kimsenin sevgisini sorgulama hakkına da sahip değiliz bence. Çünkü önceki yazılarında dediğin gibi kimse seni benim gibi sevmemiştir. Çünkü benim ve benim gibi biri yok.
Bir de elime kitaplarımı düzeltirken bir şey ilişti.
"Ellerim ceplerime gitti durup dururken
Yani herkesin aşk aşk dediği buysa"
C.
Öyle bir şey sevgi, aşk ya da ne dersek artık.
P. S. Kendine has çevirilerini ayrıca seviyorum.
Bu konuda şunu diyebilirim hahahah. Koymadığım ilk ve daha çok izlenen videonun şarkı hakkındaki başlığının son cümlelerinde şunlar yazıyor: "beautiful legs, feets" yav bir de feets yazıyor lgfkgmdlkmgl neyse. Ben de seviyorum valla, giltisi miltisi yok!.
Bu arada yeni görebildim yorumları.