Ama…

Birinin bu öyküyü uydurmuş ya da bulmuş olma ihtimali var. Ama… buna rağmen gerçektir.

İki Haftadır Dilimde

Sen artık güncesin blog, ara ara seni terk etsem de ilk günkü ihtişamını koruduğun için sana teşekkür ederim.

Günce. Bir zamanlar sahaf açarsam koyacaktım bu ismi, yayınevi de olabilirdi, kızım olursa da koyabilirdim. Artık başka isim buldum ona, onu koyarım belki. Belki, kedim olursa ona derim, belki de sadece blog’un adı artık günce olur.

Şunu güzel sesli bir kadından dinlemek isterdim, şimdilik Barış Abi ile yetinmeliyim. Bazı şarkıcılar böyle, Sezen Aksu, Barış Manço, Bob Dylan vesaire. Güzel sözler ama daha güzel sesli birinden dinlemek daha hoş olabilirdi.

Her neyse, bugünkü şarkımız Beyhude Geçti Yıllar.

Elbette ki beni etkileyen kısmı şurasıdır, çünkü çocukluk, bebeklik, masumluk, masumiyete vurgu hep bu satırlardadır:

“Sanki gizli bir el kopardı seni benden
Savurdu bir kar tanesi gibi
Boş yere arıyorum sımsıcacık sevgini
Bu ıslak boş sokaklarda
Elinden oyuncağı
Alınmış çocuk gibi

Yalnızım karanlıklarda.”

Ya da çoğumuzun Mançoloji haliyle bildiği gibi:
“Sanki gizli bir el kopardı seni benden

Savurdu kar tanesi gibi
Boş yere ağlıyorum, dört duvar arasında
Deli divane misali
Elinden oyuncağı
Alınmış çocuk gibi

Çaresiz yalnızım şimdi.”

Ben de söylerken tabii ki Mançoloji haliyle söylüyorum ama elinden oyuncağı alınan çocuk olmak zordur sevgili okur, zordur, oyuncağı olmamak zordur, tek sevdiği, sevgiyi bulduğu şeyin oyuncağı olması da zordur, ailesi ile hiçbir şey paylaşamayan -burasına ağlama gelen sorulduğunda- çocuğun hali nicedir, kötüdür, üzücüdür. Eteğini sevsinler onun.

Geçenlerde de Charles M. Schulz’un, yani bu Charlie Brown’ın, Snoopy’nin, Peanuts’ın yaratıcının şu alıntısına denk geldim, çevirirsek doğruca şöyle diyor:
“Neden dünyadaki bütün gerçekten sevdiğimiz insanları alıp (bir yerde) hep birlikte yaşayamayız ki? Sanırım böylesi yürümezdi. Biri çıkar ve ayrılmak istediğini filan söylerdi. Birisi her daim çıkar ve gitmek ister ve kalanları da hoşça kal demek zorunda bırakırdı. Ve (size bir şey söyleyeyim mi) ben hoşça-kallardan nefret ederim.”
Böyle.
Ben bu şarkıyı sadece “beyhude” dediği için bile sevebilirdim sevgili okur, anlayabiliyor musun? Bırak oyuncakları, bırak bebekliği, bırak ıslak boş sokakları. Belki bundan sonraki yaşayacağımız yere bile uyabilir sözleri. Zaten bence şarkıları inanılmaz kılan da budur, yani nasıl düşünürsen, nasıl hissedersen öyle.
İki yorumu da koyuyorum:
Bu da Mançoloji, kliplisini ekliyorum:
, , ,

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Translate »