Ama, ama, ama, ama – yine karşıma çıktı diye düşündü Breuer – yine o “ifrit ama”. Kendini yumruklamak geçti içinden. Bütün hayatı boyunca “ama” pozisyonu almıştı, şimdi de Freud’la, kısa bir süre önce de Nietzche’yle aynı durumu yaşamıştı ve her ikisinde de içinden onların haklı olduğunu düşünmüştü.
Nietzsche ağladığında (When Nietzsche Wept) – Irwin D. Yalom
2. Basım – Nisan 1997 – 98. sayfa
Alıntılarda aslında isimler önemli değil. Önemli olan o alıntılarda biraz kendinizi bulmanız. Önemli olan “ama” pozisyonunda kalmak. Önemli olan “ama”dan sonra “üç nokta” gelmesi, ve bütün “ama”lara rağmen hayatın devam etmesi.
Ama…
Özel Teşekkür : Bu blogun ismini bulmada bana yardımcı olan, hislere tercümanlık eden Aydın‘a sevgilerle.

esprinin görevi başlangıcından beri içe tıkmaları kaldırmak ve içe tıkmaların yasakladığı zevk kaynaklarının kapağını yeniden açmaktır
SİGMUND FREUD
Unutulur mu o konuşma 🙂 Bayağa bi' şey konuşuyorduk o aralar, iyi hatırlıyorum. Rica ederim Can, sen de bana çok şey öğrettin, ayrıca umarım hiç kapatmazsın, takipçinim.
adamım süpersin ya altı üstü bi blog ismi sen iste ben sana daha neler neler yazarım, her zmn yanında sessiz adam:)
kontrol etmeniz gerekir:)
Daha uzun yıllar blog yazmanız dileğiyle..
uzun ömürlü blog yazmanız dileğiyle
güzel yazılarınızın devamını dilerim..
Blogunuz çok güzel.. Sizi kendi sayfama da beklerim https://lensoptikal.com/ 🙂 İyi günler dilerimm..
“Cihannüma” ya yorum bırakınca, bloğunuzu ziyaret etmek istedim. Blogları tanıtan bir program hazırladığım zamanlardan kalma alışkanlıkla ziyaret ettiğim bloğun ilk yazısını okumak isterim önce. 🙂 Çok iyi bir kitaptan alıntıyla başlayan blog yaşamı, epey dolu geçen yılların göstergesi gibiydi.
Merhabalarınız, yazılarınız bol olsun…
Sevgiler,
Merhabalar, merhabalar,
Artık ne iyi ettiniz mi demeli -bulduğunuza memnun kaldıysanız yani- bilemedim. Ben sizin çok eski takipçinizim, o tanıtım yazılarınızı da biliyorum, yorumum eski mahalleme kısmet oldu.
Gerçekten epey zaman geçmiş, (sayenizde fotisini de düzelttim yazının, yamulmuştu), ve gerçekten “dün gibi” hatırlıyorum o günü. Ama yazma edimiyle barışmam sanıyorum 2017’yi falan bulmuştu. (2023 de çıksa şaşırmam, emin değilim hiç.) Yaşadığım sürece -senede bir yazı bile yayımlasam- yazacağım bu bloga demiştim, böyle.
Sevgiler, saygılar.
Elbette bulduğuma memnun oldum 🙂
“Yaşadığım sürece -senede bir yazı bile yayımlasam- yazacağım bu bloga demiştim” şu cümle birbirimiz anladığımızın göstergesi.
(yorum yanıtlarından haberdar etmiyor sistem, o yüzden bu kadar geç yanıt oldu) 😀