Ama…

Birinin bu öyküyü uydurmuş ya da bulmuş olma ihtimali var. Ama… buna rağmen gerçektir.

Söyliciiz

2020’nin son günü vesilesi ile bu yıl en çok dinlediğim 5 yabancı şarkının, en sevdiğim kısımlarını yazacağım. Amma da kıytırık laf oldu. Neyse. Canım bunu yapmak istedi.

1-Morrisey – “We’ll Let You Know”

Şarkıyı nerede duyduğumu çok hatırlamıyorum. (Bir ihtimal Mid90s filmi diye düşünüyorum.) Zaten zınk diye şu aşağıda yazacağım şekilde başladığı için, benim sevmeme ihtimalim yokmuş diyorum. Şarkıya âşık olma nedenim bu başlangıç, sonrasını da seviyorum ama fazla günümüze yakınlaşıyor bazı kelimelerle. Hâlbuki oralara hiç girmesek, ve herkes şarkıdan kendi alacağını çıkarsa daha başarılı olabilirdi Morriseyciğimiz. Neyse ki… Hüzünlüyüz.

How sad are we ?
And how sad have we been ?
We’ll let you know, we’ll let you know
Oh, but only if – you’re really interested

(Ne kadar üzgünüz?

Ve ne kadardır üzgünüz?

Söyleyeceğiz.

Gerçekten ilgileniyorsanız gerçi.)

2- Jason Molina – “Alone With the Owl”

Şu ana kadar dinlediğim en hüzünlü şarkı diyemem ama, en hüzünlü melodi olabilir. Tek gitardan nasıl böylesine hüzün çıkabiliyor gerçekten hiç anlamıyorum. En sevdiğim kısmı ise şöyle elbette:

While I lived, was I a stray black dog?

While I lived, was I a stray black dog?

While I lived, was I anything at all?

Did I have to live this way?

(Yaşamım süresince ben kara bir sokak köpeği mi idim?)

Yaşamım süresince ben kara bir sokak köpeği mi idim?

Yaşamım süresince ben herhangi bir şey miydim?

Bu şekilde yaşamak zorunda mıydım?)

 

3- Damien Rice – “Older Chests”

Blog ilk açıldığı günden bu yana hakkında en çok konuştuğum üçüncü kişi filan olabilir Damien Rice. Kendisinin İstanbul’daki konserinde telefonumu düşürmüştüm heyecandan. Konserin videosunu dinlerken, ve kimseden çıt çıkmazken, bir yerde tak diye ses geliyorsa, bilesiniz ki o düşen telefon benimki canlarım. Bu şarkının onunla alakası yok gerçi, neyse. Şarkıdaki metaforlara bitiyorum, özellikle kitap kullanılmasına. Elimden geldiğince açıklamaya çalıştım aşağıda.

Older chests reveal themselves
Like a crack in a wall
Starting small, and grow in time
And we always seem to need the help
Of someone else
To mend that shelf
Too many books
Read me your favorite line

(Eski defterler, duvarlardaki çatlaklar gibi

Çıkıverir günü gelince ortaya.

Hafif hafif başlar önce, sonra bırakmaz insanın yakasını rahat.

Ve hepimiz duyumsarız bir başkasının

yardımını.

Onarabilmek adına [o çatlak duvardaki] rafları

Çokça kitap [acı] var

Okusana [söylesene] bana en sevdiğin [büyük] kısmı [acını].)

4- The Dø – “Dust It Off”

I, Origins filminde izlediğimden beri aklımdan çıkmayan şarkı ve kısmı burası. Filmi iyi ki izledim deme sebebim bile olabilir tek başına. Bunu da elbette “stories” kelimesinden koydum.

Hold your memory for a moment with a blind hand

Write some stories for tomorrow

From the bottle of amnesia

Find instructions to salvation

To oblivion supreme

(Hafızana el at şöyle, tarafsız biçimde.
Unutkanlık şişesinden çıkanlarla,
Yarın için öyküler yaz şimdi
Talimatları eline geçir
Kurtuluş,
Nihayetinde de unutulmak adına.)

5- Feist – “So Sorry”
Aslında şarkının tamamını, bilhassa canlı versiyonunu çok seviyorum. Aşağıdaki kısmı “en sevdiğim” seçmemin sebebi de yine en başta şarkıya vurulmamı sağlamış olmasından ötürü.
I’m sorry
Two words I always think
After you’re gone
When I realize, I was acting all wrong
(Özür dilerim
Bu iki kelime gittiğin günden beri
Tek düşünebildiğim
Anladım ki sana çok yanlış davranıyormuşum.)

Not: Şimdi listeye bakınca pek ağlak gözüktü gözüme. Sanırım 2020’ye uygun olmuş. Umarım hepiniz için çok daha güzel bir sene olur. Gerçi 2020 demek yerine 2021 demek neyi değiştirecekse, neyse. Selamlar.

, , , , , , ,

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Translate »