Ama…

Birinin bu öyküyü uydurmuş ya da bulmuş olma ihtimali var. Ama… buna rağmen gerçektir.

Bir Zweig Kitabından Neler Çıkabilir?

Çok da önemsemeden çektiğim şu fotoğraf çıktı karşıma yıllar sonra.

Ne de sevinmiştim. Olur-a, kaybedersem diye baksana fotoğrafını bile çekmişim.

Şimdi diyorum ya, ben mi daha fazla sevebilirim Zweig’i yoksa bu insan mı? Ben mi daha fazla içselleştirebilirim yaptığım okumaları yanımda telefonla-bunca gürültü ve gereksiz insan içinde, yoksa o mu? Nerede, ne yapıyor şimdi; ne oldu da attı ki bu kitabı? İçinden özenle kesilmiş üç sayfa çıktıydı. İşte bunlar. İnanılmaz baskılar, müthiş göze hitap eden renkler ve de puntolar. Kulağa tatlı tatlı fısıldayan kelimeler.

Kim bunlar, kim?

Ölülerle yaşıyorum.

Sanırım en güzelini de sağdaki fotoğraf söylüyor: “Meşhur muharrir Stefan Zweig niçin hayata veda etmek lüzumunu hissetti?”

Bu kitabın sahibi, veya öldüyse de mirasçıları, niçin bunca eserleri, parayla satın alınamayacak hatta belki de eşi bile olmayan bu değerleri satmak lüzumunu hissetti? Ben bulayım da böyle duygulanayım, kendimi sorgulayayım, yetmezmiş gibi bir de internete koyayım diye mi?

Seviyorum seni güzel insan, sen güzel bir insansın. Okuduklarını, hakkındakileri biriktirirsin, güzel güzel kesip biriktirirsin hem de. Kitabının arasına koyarsın, kim bilir öteki kitaplarının arasında da neler neler vardır. Neler neler okumuşsundur veya hâlâ okuyorsundur. Keşke ben o sahafta çalışıyor olsaydım da kitaplarını bir güzel toplasaydım. Hepsini bir güzel arşivleseydim. Keşke bir yerde, bir şekilde karşılaşmış, iki lakırtı etmiş olsaydık.

Seni seviyorum her kimsen. Sen çok müthişsin, umarım yaşıyorsan yanındakiler kıymetini biliyordur, ne müthiş bir insan olduğunu; he, yok öldüysen… Öldüysen de… Umarım bilmişlerdir güzel insan.

Elveda ve umarım görüşmek üzere.

, ,

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Translate »