* Sigara içenlere 2. sınıf insan deyip; sigara içmeyen ama önüne konan yemeği seçen, çöpe döken, ona bokmuş gibi bakan şımarıklar… Siz benim gözümde 5. sınıf insan bile değilsiniz. Bunu bilin de… (Umarım ileride açlıktan geberecek pozisyona düşersiniz de, görürüm sizin çükünüzü!)
* Sürekli “Ondaaan sora” (Ondan sonra) diyen insan! Seni hiç sevmiyorum.
* Küçükken,
Kelebeği öldürmeye çalıştım, kötü biriyim.
Kedi kovaladım, kuşların üzerine yürüdüm
Kötü biriyim.
Kertenkelenin korkusundan kuyruğunu bırakıp kaçmasını sağladım
Kötü biriyim.
Karıncaların çekirdeklerini aldım, arıları kovaladım masamdan
Kötü biriyim.
Kurbağanın üzerine basmıştım geceleyin Ayvalık’ta…
Kötü biriyim Hala unutamadım hiçbirini
Kötü biriyim.
Kelebeği öldürmeye çalıştım, kötü biriyim.
Kedi kovaladım, kuşların üzerine yürüdüm
Kötü biriyim.
Kertenkelenin korkusundan kuyruğunu bırakıp kaçmasını sağladım
Kötü biriyim.
Karıncaların çekirdeklerini aldım, arıları kovaladım masamdan
Kötü biriyim.
Kurbağanın üzerine basmıştım geceleyin Ayvalık’ta…
Kötü biriyim Hala unutamadım hiçbirini
Kötü biriyim.
* Kimse onu geçmesin diye, daracık yolun ortasından yürüyen insan! Senin rahatlığını, özgüvenini… Sana her geçişte omuz atan insan benim ayrıca. Merhaba!* Şimdi sürekli gözlemlediğim bir durum var, o da şudur: Ramazan aylarında kendilerine saygı gösterilmesini bekleyip, oruçlu olmayan diğer insanların dışarıda su içmesine, gözlerinin içine baka baka yemek yemesine kızanlara bu lafım. (Ben de kızıyorum o ayrı.) Ramazan bitti diye elinizde dondurmalar, kolalar, çikilatalar&püskevitlerle dolaşıyorsunuz! E, onu alamayan, yiyemeyenin halinden anlamak için siz oruç tutmadınız mı? Amına koyim ne yüzsüzsünüz lan! Git otur, onu başka yerde ye; alamayan ne yapacak? Meydanların ortasına koltuklar zartlar zurtlar konulmuş insanlar yürüyemiyor, her kafasını çevirdiği yerde birileri hapur hupur bir şeyler yiyor. E hani sen, saygı isteyen insan, neredesin? Belki senin yediğin şeyi ayda bir, altı ayda bir yiyen insan var. Saygı nerede? Kime bu gösteriş yani? Senin leş yağlı iskender yiyişini seyretmek zorunda mı herkes? Hani, büyük meydanlara ve AVM’lere parası olmayanlar giremez, diye bir pankart astılarsa bilelim.
* Ekşi’de “eski en yakın arkadaş” başlığını her okuduğumda gözlerim doluyor.
* Küçükken, karlı havalarda gözümüzü kapayıp, gidebildiğimiz yere kadar yürümece oynardık. Benim gözümü kapatma sıram her geldiğinde bir iki adım attıktan sonra, hep bir çukura düşecekmişim ya da birileri gelip, önden ya da arkadan beni bıçaklayacakmış gibi hissettiğimden, dayanamayıp hemen açardım gözlerimi. Tırsak bir herif olduğum o zamanlardan belliymiş sanırım. Şimdi denesem belki… Gerçi haklısın. Şimdi ne kar yağıyor İstanbul’a eskisi gibi, ne de arkadaşlar var gözümü kapay(t)ıp güvenmeyi deneyebileceğim.
* Bornova diye bir ilçe var sevgili bu Kısa Kısa’yı okuyan. Düşünsene! Acayip havalı değil mi ismi? Bir semt seç Yeşilköy dışında deseler, Bornova olurdu bu. (Gerçi Bornova ilçe ama olsun.) Hatta Bornova öyle bir ad ki, bence İstanbul’da bir ilçeye verilmeliydi ismi. Canım Bornovamın güzel insanları… Siz süper insanlarsınız.
(Bittabi bir Yeşilköy değil.)* İnsanlar abartıyor derdim ama… Hafta sonu sabah 9.30’da elinde matkapla çalışmalara başlayanlarla dolu etrafım. Sonra ben onlara küfür edince kötü insan oluyorum =(
* Omuza yapılan dövme bakan için çok güzel de, yaptırana üzülüyorum ben. Kendisi hiç dövmesini göremiyor =( Arada anca aynadan filan =(
* Hocalar 7 kere 8 deyince cevaplıyordum da, 8 kere 7 deyince hep biraz heyecanlanıyordum gençken =(
* Özellikle kapalı alan konserlerinde, çok yüksek seste müzik yapmalarını artık “çok” iyi anlıyorum. Saçma sapan insanların konserlerine gelip, sahnedekilere saygı göstermeden gülmeleri, bira tongurdatmalarını ve kendi aralarında konuşmalarını ben de görsem&duysam, ben de açardım iğrenç ses sistemini sonuna kadar. Tespitti yaptım, hayaldi gerçek oldu: “Play it fuckin’ loud!”
* “Huzur” kelimesi de sinirimi bozuyor. Her boka “huzur” veya “huzur arıyorum” diyen kızlardan oluşan bir liste yapsak… Neyse yapmıyorum.
* Bu arada Ahmet Hamdi Tanpınar sevmeyenleri “de” kınıyoruz.
* -Neden üzgünsün, hayatında çoğu şey gayet iyi?
-Daha iyisini bilmediğim için üzgünümdür belki.
* Johnny Depp’i ilk keşfeden Wes Craven’dir, Elm Sokağı Kabusu’yla. Sonradan Tim Burton “o tip roller” için Johnny’yi ayarttı. Bilin yani =(
* Kindar değilim ama çok ve çabuk kırılıyorum.
her şeye bi isyan gördüm bu yazıda :/ ayrıca hikayelerini seviyorum. onlardan da istiyorum:(
Lise-2'de bir matematik hocam vardı. Böyle yapınca (isyan filan) "Olm, anarşist misiniz?" (a lar inceltilmeden söylenecek) derdi =) Öyle oldu sanırım.
Bir de "yiyiş" mi doğru "yeyiş" mi hâlâ bilmiyorum =( Bana mantıklı olan yemek yemek ise eğer yeyiş ama yazarken çok malca. Neyse =(
Bu kisa kisa çok güzelmiş blogunu hoşbuldum hehe 🙂 omuz atma olayina çok güldümm 🙂
Ben de yemek yemek anlaminda yemek yemeye gidiyorum derken yemek yemeğe mi yemek yemeye mi diye düşünürüm hep. Yemeye diye yazarim ama yemek yemek orjinali olduğundan sondaki k yumuşasa yumuşak g olur diye çelişkide oluyorum hehe 🙂 telefondan yazdim yorumu, umarim 2 defa gitmez :)Bu kisa kisa çok güzelmiş blogunu hoşbuldum hehe 🙂 omuz atma olayina çok güldümm 🙂
Ben de yemek yemek anlaminda yemek yemeye gidiyorum derken yemek yemeğe mi yemek yemeye mi diye düşünürüm hep. Yemeye diye yazarim ama yemek yemek orjinali olduğundan sondaki k yumuşasa yumuşak g olur diye çelişkide oluyorum hehe 🙂 telefondan yazdim yorumu, umarim 2 defa gitmez 🙂
Eheh maalesef iki kere gitmiş. Omuz atan benim evet =( Teşekkürler beğendiğin için Feli Jo.