Bu sefer şiirle başlayalım.
Fuzûlî‘den efendim bu:
“Ger derse Fuzûlî ki ‘Güzellerde vefa var’
Aldanma ki şâir sözü elbet yalandır.”
(Bunu bence herkes anlayabilir çevirmiyorum.)
—
Edip Cansever‘den bu:
“Kalbin akıp giden bulutlara benzeyen sesi
Yağmursuz bir yağmura açılmış kapılardan”
(Bu şiirin de sonu çok pistir. Şimdi ben bu şiirin devamını veya ilk gazelin başlarını merak ettim derseniz eğer Hz. Google’a yapıştırıp sorabilir, ardından da okuyabilirsiniz. “Acaba!”.)
—
Rimbaud demiş ki: “Ben başkasıyım.” (“Başkayım.” değil yalnız; dikkat etmeniz gereken yer orası, bön bön bakmayın.)
—
He bir de İnci Aral’dan bir bukle kuple okuttu bir arkadaş. Güzel… Yani yazmış, güzel ama… Ama benim tarzım değil. Hepsi bu.
—
Hadi eyvallah..
—
Yarına bir hikaye yazmayı planlıyorum bakalım kısmet.
—
“Bunlar gız mı?” versiyonu vardır ki öldürür adamı. Bu da bonus olsun hâlâ deliler gibi gülebiliyorum: http://www.youtube.com/watch?v=DEfKdevYpvs
—
Güle güle dedikten sonra kapıda yarım saat konuşan dedikoducu kadınlar veya adamlar gibi olduk iyice. Gittim bu sefer.