Kısa hikâyelere yüklediğim anlamı anlatmaya bile kalkamıyorum. O kadar uzun ki, bir ara yazayım dedim yazamadım. Şiirde de, özellikle çeviri şiirde, çok güzel kıpkısa hikâyeler oluyor. Şiirli söylenmesi, çok yalın ve vurucu olması ve şiirden pek de nasibini almamış olması onları kısa hikâye havasına bürüyor. Bu da dünyadaki en tatlı şeylerden biri kesinlikle. Sizi sebepsiz mutlu ediyor. Çikolata gibi. Yani tatlı gibi.
İki örnek vereceğim başlıkla ilgili. Aslında ikisi de epey şiir ama daha çok kısa hikâye olduklarını düşünüyorum. Biri Amerika öteki Asya’dan.
*
Biri, herhangi biri, neden bunca zaman bir şiir kitabının yayımlanmadığını merak ettiğim abim Carl Sandburg‘un şiiri. Ve güzelim Ali Püsküllüoğlu çevirisi. Onca ödüllü adam halbuki, Türkiye’deki yayın-evleri ciddi anlamda tuhaf.
DUVARCININ AŞKI
Kendimi öldürmeyi düşündüm, ben olup olacağım bir duvarcı,
sen eczanesi olan bir adamı seven bir kadınsın diye.
Alıştım, umurumda değil; tuğlaları eskisinden daha düzgün diziyorum
ve şarkı söylüyorum inceden, elimde mala, öğleden sonraları.
Güneş gözlerime gelip de merdiven titrerse altımda ve tuğlaları da
yanlış yere koyarsam, anla ki seni düşünüyorum.
Asyalı abimiz ise çok yüzyıllar önce yaşamış. Çinli esasen. İsmi Po Chu-I. Zıpır çevirileriyle ünlü Orhan Veli Kanık usta dilimize aktarmış. Orhan Veli’nin kendi de çevirileri ve şiirleri kadar zıpırmış. Hatta bazı çevirdiği şiirleri aslında çevirmediği, uydurduğu, kendisinin yazdığı bile söylenir. Bu öyle mi bilmem ama çok beğendiğimi söyleyebilirim. Benim hissetiklerimi hissetmeniz önemli bunu okurken tabii ki (belki size fazlaca basit ve saçma gelebilir), ama her şiir okuyan her kişide farklı anlamlanır bu da onlardan. Çok hüzünlü, çok yalın, aynı zamanda dopdolu ve çok vurucu bence. Her ikisi de.
Merhabalar;
Blogunuzu yeni keşfettim ve hemen takibe aldım.
238. takipçiniz benim.
Bu arada bana da beklerim 🙂
Sevgiler
http://http://whiteglaze.blogspot.com
Takipçi sayısına aldanmamak lazım, çok da yanıltıcı bir şey. Çok satan kitaplar gibi. Takip ederim, görüşmek dileğiyle.