Ama…

Birinin bu öyküyü uydurmuş ya da bulmuş olma ihtimali var. Ama… buna rağmen gerçektir.

Kısa Kısa #18 – (Sinirli, Sevecen ve Unutmayan Bir Kısa Kısa)

* Sürekli acı içinde yaşayan insanlar varken (çok ciddi anlamda varken); hayatı boyunca elle tutulur hiçbir acısı olmayanların, bir o kadar acıdan bahsetmesi ve hatta ağızlarından bu kelimeyi düşürmemesi ne kadar üzücüdür, bir düşünürseniz eğer. Bu tip insanların bir özelliği de yeni yeni acılar yaratırlar kendilerine, “acı” kisvesi altında olmayan dertlerini de pahalı bir kafe veya lokantada (onlar restoran derler), birkaç kilo şeker attıkları kahveden eser kalmamış kahve ve kendilerini seksi sandıkları ipincecik bir sigara ve yeni şekillenmiş, kendi renginden eser olmayan tokasız saçlarının eşliğinde; kafasının şişmesini hiç ama hiç önemsemediği arkadaşlarına satmaya, onlara ne kadar düşünceli bir ademoğlu veya ademkızı olduklarını göstermeye, kanıtlamaya daha da iğrenci sahtekârca onlara bunları gerçekten düşündüklerine -hiçbir yerden duymayıp kendi kendilerine öylece düşündüklerine- inandırmaya çalışırlar. Üzülmüyorum; sinirleniyorum onlara ve bu gibilere. Hatta diyorum ki: “Bu yaptığınız çok acı!” İğrençsiniz. Midemi bulandırıyorsunuz. Beni hasta ediyorsunuz.

* Şimdi şunu yazan adama tapmazsın da ne yaparsın:

“Eğer yeterince inanırsan, kazanacak bir şeyin olmadığı gibi kaybedecek bir şeyin de olmadığını anlarsın.”

Buradaki inanmak sanırım bir Allah’a inanmak. Ya da bir gün öleceğine inanmak. Neyse bakalım, daha iyi fikri olan varsa alalım?

* Gerizekâlı insan: Akrabalarını yeterince eleştiremeyen ve aptallıklarına “aptallık” diyemeyenlerdir.

* Aptal insan: Bunları kafaya takanlardır. Sahiden, aptal olmakla ilgili bir sorunum yok da, bazen bu dünyadaki insanlar canımı sıkıyor.

* Para isteyip, ne yapacaksın veya ne alacaksın paranla diye sorulduğunda: “Bakkala bi’ şey almaya gidicem.” diyen çocuk candır. Olsa yenir, bacakları ısırılır, parmakları öpülür; yeniden videoları izlense ağlanır. Öyle bir çocuktur bu çocuk. Yazmak gerekir onu da, yazmaya başlanabilirse bir yerden, yeniden.

* Vakit, yaşlı gözlerle “İnce Memed” okuma vaktidir.

* “Hiçbir şey bilmeyen kızlar mı, birkaç şey bildiği için götü tavanda olan kızlar mı?” derseniz ilkini seçmek her zaman tercihimdir. Cidden egonuzu, kibrinizi ve korkularınızı kontrol edemiyorsanız hiçbir şeyden haberiniz olmasın daha iyi. Hatta mümkünse çirkin görün ki kendinizi, benliğinizi bulabilin. Gerizekâlı tipiniz yüzünden sizlerle beraber olan erkekler için, gururunuzu iki paralık etmeyin. Bir zamanlar yanda yazan yazı gibi, aptal üzmez ki aldatanlar üzüyor insanı.

* Sahiden, bazen iyi arkadaşlarım var; hiçbiri çok fazla vakit geçirmediğim insanlar ama… Sizi dinliyorlar ve sizi soruyorlar. Yani, okudukça duygulanıyorsun şunları… Bilmem ne kadar doğru yazılanlar ama yazılan çok güzel:

“düşleri olan-olabilen hatta-, düşlerini gerçeğin hiçbir yavanlığına teslim etmeyen-her şeye rağmen hatta-, düşleriyle yürüyen-bunu tercih eden hatta-, düşlerine inanan bi çocuk olarak; sıkıcılıktan, gerçeklikten ve bu gerçekliğin getirdiği klişelikten ölen şu fani dünyada senden adam olmayacaksa kimden adam olacak behey behey behey matruşka sorarım sana? (:”

, , , ,

2 responses to “Kısa Kısa #18 – (Sinirli, Sevecen ve Unutmayan Bir Kısa Kısa)”

  1. Burak Eren Avatar

    Nerelerdesin Şehzade Can 🙂

  2. buster Avatar

    Buralardayım diyeceğim de yalan olacak. Yakında oralarda daha sık olacağım umarım. İnternet sorunu yaşıyorum, sanırım olay bu =)

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Translate »