Ama…

Birinin bu öyküyü uydurmuş ya da bulmuş olma ihtimali var. Ama… buna rağmen gerçektir.

Bak Bunlar Çok Güzel

   İnternette de yokmuş hazır, dursun bir köşede öylece sır gibi. Kim olduğunu bilen varsa beri gelsin, filtre kahvesi benden. 

   “Eski, bildik gardıroplarımızın cilalı damarlarında, oyuklarında, budaklarında o günlerden kalma ne acılar var acaba? Onların üzerinde neredeyse dümdüz edilmiş, tanınmayacak derecede cilalanmış olan o eski çizgileri, gülümseyişleri, bakışları kim tanımlayabilir ki?”
   “Bu düşkünlükteki derin anlamı, renkli dokumalar, mukavvalı alçılar, yumurtalı boyalar, üstüpü ve testere talaşı için duyduğum tutkuyu anlayabiliyor musunuz?”
 
   “Bizse tam tersine, maddenin gıcırdamasını, direnmesini, biçimsizliğini seviyoruz. Her bir hareketin, her bir kıpırtının arkasında onun süredurumunu, ağır çabalarını, ayı gibi hantal olduğunu görmekten hoşlanıyoruz.”



,

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Translate »