Ama…

Birinin bu öyküyü uydurmuş ya da bulmuş olma ihtimali var. Ama… buna rağmen gerçektir.

Rûya

Salon buğulu. Çok sigara içilmiş, çok alkollü, çok soluk, çok soğuk.
Kuzenin çocuğu doğmuş. Çok tatlı, çok tombik, çok güzel, çok sempatik.
Kız.
Herkese bi’ gülücükler atıyor, herkese bi’ mavi boncuklar dağıtıyor.
İleride çok canlar yakacak şakasına “grandler” yargılayıcı gözlerle bakıyor, anneden “aaaa-heea” şeklinde tepkiyle karışık bir gülüş…
Camın kenarında, kalorifer peteğine yapışmış hâlde duran espritüel kuzene veriyor çocuğu baba kuzen. Grandlerden “hâlâ çocuk bu be, buna çocuk verilir mi, düşürür bu şimdi” bakışları ardı sıra…
Kalorifer petekli kuzen “hoppidi hoppidi” yaparken birden çocuk elinden kayıyor. Düşmüyor. Ama bunu onlara anlatamazla vakit kaybedemez. Tek amacı çocuğu yakalamak artık.
Zaman yavaşlıyor, salonun parkesi yutuyor çocuğu. Peşinden atlıyor hoppidi kuzen.
Yemyeşil bir vadinin üstünde ikisi, uçuyorlar.
Düşüyorlar.
Hiç görmedikleri 7 harikasını geçiyorlar dünyanın.
Yeşil vadi kırmızı ağırlıklı bir bölgeye dönüşüyor. Keman taksimi. Bir ahşap ev peşlerinden düşüyor. Bir çuval ve bir baca takip ediyor evi. İstekler gerçeğe dönüşüyor. Kırmızı kıyafetli bir dede ho-ho-holuyor. Bir çanta dolusu para düşüyor. Bir hayâl. Bir bebek düşüyor.
Geyiklere sarılmak istiyor düşüren, yapamıyor. Kuzen çocuğu hâlâ gülmekle meşgul. Ona doğru kollarını uzatıyor. Havayı kucaklıyor. Kuzen kızı damdan evin içine giriyor. Espritüel ise dededen yardım istiyor.
Düşüren kuzen hiçbir acı hissetmiyor yere çaptığında, Acaba hâlâ yaşıyor mudur, diye kendi kendine soruyor.
Uyandığında kırmızılıklarından arınmış bir bölgede buluyor kendini. Milyonlarca kuzen kızı. Ara dur şimdi. Bir de bakıyor ki oyuncakların hepsi kızın kendisi: Aynı boyda, aynı kiloda, aynı.
Düşüren kuzen her elini attığında farklılıkları görmeye başlıyor sonra sonra. Aslında biri ağlıyor, biri gülüyor, biri göz kırpıyor, biri su içiyor.
Gerçeğini aramak bir ömür sürüyor, düşüren kuzenin saçları ağarıyor. Konuşmayı unutuyor. Ardından pek tabii ki, ağlamayı, gülmeyi, göz kırpmayı ve su içmeyi.
Hayatının tek amacı, yaşadığına inandığı milyonlarca oyuncak bebeğin arasından gerçeğini bulmak oluyor.
Aniden…
Arkasından dev bir surat ve bir çift gözün kendisine baktığını hissediyor. Bir fanusun içinde düşüren kuzen debelenip duruyor.
Bebek yaşamıyor. Gözlüyor.
Yemyeşil yer birdenbire griye çalıyor.
Herkes birden yukarı doğru yükselmeye başlıyor. Her şey birden terse dönüyor. Herkes yukarı çıkıyor herkes…
Yukarı…
,

One response to “Rûya”

  1. Buket Avatar

    hikayeleri seviyorum arkadaş..

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Translate »